Baykal: Dürüstlükte iddialıyım
CHP Genel Başkanı Baykal: ''Siyasi yetkilerimi, ilişkilerimi, gücümü kendi özel çıkarım için kullandığıma ilişkin tek bir somut bir örnek getirsinler, 30 yıllık siyasi yaşamıma o anda noktayı koymaya hazırım''.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, siyasiyetkilerini, ilişkilerini, gücünü kendi özel çıkarı için kullandığı yönünde tek bir somut örneğin ortaya konulması durumunda, 30 yıllık siyasi yaşamına nokta koymaya hazır olduğunu söyledi. Baykal, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'de ''tam bir vergi zulmü, dayatması yaşandığını'' savundu.
Kendisini dün İstanbul'dan telefonla arayan bir taksi şoförünün 850 milyon lira gelir gösterdiğini, 2 milyar liranın altındaki beyanların,kabul edilmediği gerekçesiyle beyannamesinin reddedildiğini
anlattığını söyledi. Baykal, taksi şoförünün, ''Geceleri gaspçılardan kaçıyoruz, gündüz de Unakıtan'ın gaspçılarına mı yakalanacağız?'' diyeyakındığını anlattı.
Konuşmasında mal varlığı tartışmalarına değinen Baykal, bir süreden beri partisine ve kendisine yönelik ''planlı ve kapsamlı saldırılarda bulunulduğunu'' ifade etti.
Bankadaki parası ve malvarlığıyla ilgili olarak gündeme getirilen bazı iddialara ilişkin gerekli açıklamaları yaptığı kaydeden Baykal, ''Hükümet'in, Hükümet mensuplarının, bu konulardaki şaibeler, yolsuzluk iddialarıyla ilgili olarak konumları, durumları, kamuoyunun ilgi konusu haline dönüşmüşken, nasıl yaparız da bunu bambaşka bir konuya çekeriz anlayışı içinde CHP'nin Genel Başkanı hedef seçilmek istenmiştir'' diye konuştu.
Baykal, kişisel mal varlığıyla ilgili açıklamasının ardından Antalya Zeytinköy'de 1987 yılında aldığı 24 dönümlük hisseli araziyle ilgili ''bir büyük heyecan yaratılmak istendiğini'' söyledi. Söz konusu araziyi, siyasi yasaklı olduğu dönemde aldığını anlatanBaykal, aradan geçen 19 yıllık sürede, bu arazinin bugün iki ayrı parselden oluşan 5 dönümlük imarlı bir arsaya kısmen dönüştüğünü belirtti.
Bu sürece kendisinin bir etkisi, katkısı olup olmadığı sorusunun haklı bir soru olduğunu ve incelenmesi, araştırılması gerektiğini belirten Baykal, kendisinin de bu konuda herkese olanak tanıdığını söyledi.
Alındıktan 4 yıl sonra 1991'de DYP'li belediyenin araziden yol geçirme kararı aldığını, 1994 yılında yine DYP'li belediye döneminde imar planı uygulamalarının gerçekleştirildiğini anlatan Baykal, 1997 yılında da ANAP'lı belediye döneminde bazı adımlar atıldığını kaydetti.
'SÖYLEDİĞİNİ KANITLA'
DSP'li belediye döneminde, 2000 yılı Şubat ayında araziyle ilgili olarak parselasyon yapıldığını belirten Baykal, dönemin belediye başkanının, 2004 yılında CHP'den aday olup seçilmesiyle ilgili olarak bazı imalarda bulunulduğunu söyledi.
Baykal, ''Açıktan söyleseler mesele yok, söylemiyorlar da... Ama ima etme anlayışı içine giriyorlar, 'Artık siz anlayın' demeye getiriyorlar. Yahu devlet elinde, belediye, tapu bütün soruşturma olanakları elinde. Git bir bak kardeşim, bir küçük nokta yakala, görelim'' diye konuştu.
DSP'nin 2000 yılında iktidarda olduğuna, CHP'nin parlamento dışında, kendisinin ise genel başkanlıktan istifa etmiş durumda bulunduğuna dikkati çeken Baykal, ''(Şubat 2000'de o zamanki DSP'li belediye başkanı ile sen 2004 yılında belediye başkanı pazarlığı yapmış olmalısın) iddiası var. Şu gülünçlüğe, perişanlığa bakın. Hiç vicdan yok mu sizde? Hiç hak, adalet duygusu yok mu? Söylediğini kanıtla, yapılmış özel bir muamele var ise göster, kanıtla. Var mı birşey?'' dedi.
Baykal, bu olayın, belediyecilik açısından hiçbir hukuk, yönetmelik, yasa ihlali içermeyen, pırıl pırıl tertemiz bir imar dosyası olduğunu herkesin bilmesi gerektiğini söyledi.
'DÜRÜSTLÜĞE YAKIŞMAZ'
Türkiye'de bir siyasi kirlenme yaşandığını ve bu sorunun çözümlenmesinin toplumsal bir talep olduğunu belirten Baykal, şöyle devam etti:
''Herkes, hepimiz hesabımızı vermeliyiz. Varsa bir yanlışlık ortaya çıkmalıdır. Ama arayıp da yanlış bulamadıysanız, somut bir bulgu yoksa, o zaman sizin göreviniz, bunu dürüstçe ortaya koymaktır. Arayıp da bulamadığınız şeyi varmış gibi göstermek dürüstlüğe yakışmaz. Ben dürüstlük konusunda iddialı bir siyaset adamıyım. Hepimiz böyle olmak zorundayız.
Bu konularda çeşitli imtihanlardan geçmişiz. 12 Eylül döneminde 7 yıl siyasi haklarımızdan yoksun kaldık. 12 Eylül yönetimi, bizim bütünmaddi, mali ilişkilerimizi, varlığımızı inceledi soruşturdu. Arkasından Özal dönemi geldi. Özal ile çok sert tartışmalarımız oldu. O tartışmaların içerisinden geçerken aynı işlemin Özal'ın talimatıyla yaptırıldığını, bu talimatı almış insanlar, bana gelip ifade ettiler. Bizim üzerimizden 12 Eylül geçmiş, Turgut Özal dönemi geçmiş... Aklı eren ermeyen herkes ne biliyorsa ortaya atmış, medya bu konulara gereken ilgiyi göstermiş, göstermeye devam ediyor. Bunlardan hiç şikayetim yok. Ama 12 Eylül ve Turgut Özal döneminin yapmadığı bir şeyvar. 12 Eylül yönetimi de Turgut Özal da inceledi araştırdı, bulamadılar ve (bulduk) diye ortaya çıkmadılar. Şimdi bunlar aradılar,Başbakan ilan etti, 'arıyoruz' dedi. Ben de ara, sonuna kadar ara dedim. Aradı, aradı bulamadı ama bulmuş gibi ortaya çıkmaya çalışıyor.
Acı olan şu; boğazına kadar yolsuzluğa batmış olanlara yaltaklık yapanların, dürüstlüğü temel bir yaşam ilkesi halinde uygulamış olanlara haksız yere saldırmayı da içlerine sindirebilmiş olmalarıdır.Bul, söyle alnından öpeyim, ama bulamadıysan dürüst ol, namuslu ol. Hiç olmazsa bunu itiraf et. Hem araştıracaksın hiçbir şey bulamayacaksın, hem boğazına kadar yolsuzluğa batmış olanlara yaltaklık yapacaksın... Ondan sonra mış, muş diye imalar, yok DSP'liymiş, yok nasıl olmuş da caddeye cephe olmuş.... Dilinin altındakini çıkar.''
Baykal, konuşmasının sonunda siyasi yetkilerini, ilişkilerini, gücünü kendi kişisel, özel çıkarı için kullandığına yönelik bir tek somut örneğin getirilmesi durumunda, 30 yıllık siyasi yaşamını o anda noktalamaya hazır olduğunu söyledi. Baykal, ''Herkesten böyle yapmasını beklemiyorum ama ben böyle yapıyorum, böyle söylüyorum ve herkesin bunu hiç unutmamasını istiyorum'' dedi.
|