Dünyada 6 milyar insan yaşıyor. Araştırmalara göre her insan yılda ortalama 2 ton ham petrole eş değer oranda enerji tüketiyor. Bu oran sanayi ülkelerinde kişi başına 6 tona kadar çıkıyor. Birleşmiş Milletler'in rakamlarına göre 2050'de dünya nüfusu 9 milyara çıkacak. Enerji ihtiyacı da bu artışa paralel yükselecek. Önümüzdeki 30 yıl içerisinde ise özellikle kömür, petrol ve doğalgaz gibi enerji kaynaklarına olan talebin hızla artması bekleniyor. Ancak hesaplar bu enerji kaynaklarının oluşan talebi karşılama konusunda yetersiz kalacağını gösteriyor. Bu arada fosil temelli enerji kaynaklarının oluşturduğu çevre kirliliği de ayrı bir tartışma konusu.
UCUZ ENERJİ AMA... Peki dünya hem fosil temelli enerji kaynaklarından uzaklaşıp hem de hızla artan enerji ihtiyacını nasıl karşılayacak? Ortaya atılan çok sayıda proje var: Enerji tasarrufu, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı ve verimli enerji kullanımını destekleyen teknolojilerin geliştirilmesi bu anlamda sıkça gündeme geliyor. Dünyanın hiç gündeminden düşmeyen bir diğer konuda nükleer enerji. Nükleer santraller ucuz ve sürekli enerji üretim imkanı sağladığı için özellikle sanayi ülkeleri tarafından yaklaşık 50 yıl önce kullanılmaya başlandı. Ancak geçmişte farklı ülkelerde yaşanan üç nükleer santral kazası başta İtalya olmak üzere çok sayıda nükleer enerji kullanan ülkeyi harekete geçirdi. Roma hükümeti 1986'da Çernobil'de meydana gelen kazanın ardından ülkedeki nükleer santralleri kapama kararı aldı. Dört santral 1990'da tamamen devre dışı kaldı. İsveç, Almanya, Belçika ve İspanya ise önümüzdeki 20 sene içerisinde bu teknolojiyi kullanım dışı bırakmayı hedefliyor. Bu arada dünya üzerinde 32 ülke nükleer enerji kullanmaya devam ediyor. Ancak özellikle AB ülkeleri nükleere alternatif olacak yeni teknolojilerin arayışına koyuldu bile.