| |
|
|
Ankara'da kulak doktoru yok mu?
Tarsus'taki toplantıda salonun ortalarından bir parmak kalkıyor: - Bir şey söyleyebilir miyim? - Buyrun. - Çiftçi yok olmak üzere... Hükümetler çiftçiyi gözden çıkarmışlar... Ya parti kuralım ya da başka bir şekilde örgütlenelim. "Bırakın partiyi falan" diyerek, sözü başkasına veriyoruz.
Tarsus Ziraat Odası Başkanı Ali Ergezer konuşuyor: - IMF'ye söz verildi... Çiftçi nüfusu azalacak diye... Teker teker hepimizi kurban edecekler... Çoluk çocuğumuz ne yapacak? Ankara yol göstersin.
Köylünün parası yok. Ama buna rağmen traktör alıyor. Pek çok köylü, bu yüzden bankaya borçlu. Soruyoruz: - Nasıl oluyor? Gülerek anlatıyorlar. Köylü, eski traktörünü ucuzpahalı demiyor satıyor... Sermaye yapıyor. Banka "düşük faizli ve uzun vadeli" araç kredisi veriyor ya... Köylü de gidip "kredi ile yeni traktör alıyor." "Allah büyüktür, belki mahsul para eder de öderim" diye.
Şimdi söz sırası Şoförler ve Otomobilciler Odası Başkanı Cumhur Türkmen'de: - İşsizliğe çare bulmak istiyoruz... Ama en ufak bir destek göremiyoruz.
Konuşanlardan biri, salonu kahkahaya boğuyor: - İki arkadaş oturuyoruz... O evini bana satıyor, ben de evimi ona... Aslında sattığımız yok... Ama satıyormuş gibi yapıp, bankadan ucuz konut edinme kredisi alıyoruz...
Yine bir parmak kalkıyor: - Akşam TV'yi açıp, karşısına geçiyoruz... Sonra da düşünüp duruyoruz... TV'de anlatılan ülke bizim ülkemiz mi?.. Biz bu ülkede mi yaşıyoruz?.. Allah, Allaaah... TV'deki Türkiye, gerçek Türkiye değil.
Bir parmak kalkıyor ve bize bir soru soruluyor: - Ankara'da kulak doktoru yok mu? Ankara bizi duymuyor... Kulağı paslı mı?..
|