Dalganın şiddeti
Semboller üstünden nefret ve şiddet, dini ve milliyetçi duyarlılıkların bu kabaran dalgası, yoksul, itilmiş ülkeler ile kitlelerin "kendi kazdıkları kuyu" aynı zamanda. Öfkenin, hıncın, misillemenin, alev alev şiddetin yahut sembolik tesellilerin vardığı nokta, bazen derin bir yanılgıdan ibaret.
Akın akın "Kurtlar Vadisi Irak" a gidip orada "Çuvalın intikamı" ile rövanş tatmini duyanların şu soruyu sormaları lazım kendilerine: "Şimdi her şeyi kavramış oldum mu? Ülkem, bölgem, şu dünya, küresel hegemonya, emperyalizm, işbirlikçilik, diktatörlük, demokrasi, insanlık, komşum, kudret veya güçsüzler namına hakikaten anlamlı sonuçlar çıkardım mı?" Bir filmi, fazla yormadığımız akılların, derinine ilgilenmediğimiz konuların, uğraşıp kurmadığımız bağlantıların, yanaşmadığımız muhalifliklerin, tamamını görmeyi dert etmediğimiz ağların "açıklayıcısı" saymak... Bir rahatlamak, bir rahatlamak... Oradaki "sınırlı kavrayış" ı hayatın hakiki yansıması ve bilgisi addetmek, insanın kendine kazdığı kuyudur. Çok şey anladığını, bildiğini ve çok büyük tepki koyduğunu zannedersin; oysa bu şekilde hiç bi .ok değişmez. Çünkü asıl güç, kudret, bağımlılık ilişkileri başka zeminlerde, mahfillerde yürüyüp gider. Hatta hatta... O "milliyetçi tatminler" i pazarlayan kimileri, bizzat o bağımlılıkların, teslimiyetlerin resmi, sivil, açık, gizli, siyasi yahut medyacı aktörleridir. Bu "piyasa" nın oyuncularıdır işte. Basit bir soru daha: "Çuval" olmasaydı, kadim eziklik duygusu bir sembol vasıtasıyla öfke dolmasaydı... Ülkenizin de katıldığı ambargolarda Irak'ta 500 bin çocuğun ilaçsızlıktan, pis sudan ve gıdasızlıktan ölmüş olması çok kişinin derdi miydi? Anketlerde "ABD karşıtı" bile gözüken bir ülkede, şöyle esaslı bir "işgal karşıtı" duygu ve bilinç gelişebildi mi?
Bir başka dev gibi dalga, "Avrupalı küstahlığı" na karşı yakan, yıkan, kışkırtan, öldüren şiddet. Başka bir dini aşağılamayı gazetecilik, özgürlük, fikir zanneden kibirli, "sözde medeni nefret" e karşı kabaran nefret. "Kafire küfür" ün dışında, bu dalga neden kendini aşamaz? Neden kendisini daha kendi memleketinde aşağılayan itip kakmaları, dini, siyasi yahut monarşik, bazen sözde demokratik otoriteleri, kendisini yoksullaştıran, ezilmeye mahkum eden milli ve küresel "düzenler" i sorgulayamaz... Neden, "Batı" da birilerinin, en kutsal gördüğü değerleri "karikatürleştiren" hayasızlığına infial ve infilak halindeyken dahi, o "saldırı" olmasaydı, şu dünyanın daha mı adil, daha mı eşitlikçi, daha mı paylaşımcı olabileceği üstüne de bir çift düşünce üretemez...
Semboller, değerler elbette topluluklar, milletler için kutsal bayraklar. Bunun öyle anlaşılmasına değil sözüm. Derdim, aynı zamanda, adeta birer şal gibi, bazen lav gibi, asıl anlaşılması, konuşulması, tartışılması, karşı çıkılması ve değiştirilmesi gerekenlerin üstünü de örten "geçici patlamalar" olmasında. Diyelim ki, çuval hiç geçirilmemişti... Ve diyelim ki, o karikatürler hiç yayınlanmamış veya hemen özür dilenmişti. Hakikaten bu dünya daha iyi bir yer mi olacaktı ve uğrunda mücadele edilecek, gerçekten anlaşılması, kavranması için akıl ve yürek yorulacak bir şey kalmayacak mıydı? Çuval olmayınca işgal de, ülkenizdeki yarıişgal üsler de, hegemonyacı müttefikin itip kakması da... Karikatür olmayınca, bu dünyada başkasının değerlerini aşağılama ortadan kalkacak mıydı? Sığ sularda dalga, evet çok kabarır; sonra püf diye sönmek üzere.
|