O gün aslında ne oldu?
4 Temmuz 2003'te Süleymaniye'de, 12 Türk askerin Özel Kuvvetler Karargâhı'na baskına gelen 100 Amerikan askerine karşı koymaması ulusal çıkarlar gereğiydi....
Türkiye'nin Temmuz 2003'de Süleymaniye'de Amerikan askerleri ve Celal Talabani'nin adamlarınca, Türk Özel Kuvvetleri mensuplarının başlarına çuval, ellerine kelepçe geçirilerek tutuklanması ve oradan da Bağdat'ta yine Amerikalılara ait bir hapishaneye konulmalarını konuşuyor. Bugünden itibaren Amerikalılardan rövanşı alışımızı anlatan 'Kurtlar Vadisi Irak' filmi ile yine gündemin üst sıralarına oturan bu konu ile ilgili tüm karanlıkta kalan noktaları SABAH gün ışığına çıkarıyor. Aslında 4 Temmuz 2003 Süleymaniye baskını çok uzun süreden beri bekleniyordu. Çünkü, Amerikalılar 2003 Nisan'ında bir yarbay ile 4 astsubayı Kerkük'te Türkmenlere silah taşıdıkları gerekçesi ile yine kötü bir muamele ile gözaltına almışlardı. Bu ilk çuval olayı idi ama pek duyulmadı. Bu yüzden, sonrasında Amerikalılar sürekli olarak Kuzey Irak'taki Türk birliklerini gözetim altında tutup, hatta elektronik posta dahil olmak üzere her tür iç yazışmayı izler hale geldiler. Bu rahatsızlık Amerikan Dışişlerinin açıklamalarına da yansımış, hatta bu konuda Türkiye'ye üstü kapalı mesajlar gönderilmişti. Bu olayların yaşandığı dönemde de, Amerika'nın gözleri, Süleymaniye'deki her açıdan kale gibi olan Türk Özel Kuvvetler karargahına çevrilmişti. Amerikalılar "Türkler bölgede önemli bir örtülü eylem gerçekleştirecek" yönünde sonradan yanlış olduğu anlaşılan istihbarattan yola çıkarak, Süleymaniye için düğmeye bastı. 4 Temmuz günü Amerikalılar ve Talabani'nin adamlarından oluşan yaklaşık 100 kişilik silahlı bir grup Süleymaniye'de, bir binbaşı, bir üsteğmen ve 10 astsubayın, yani iddiaların aksine 11 değil 12 askerin olduğu, Türk Özel Kuvvetleri karargahına doğru yürüyüşe geçti. İşte Amerikalı Albay Mayville'in emrinde gerçekleştirilen baskında en kritik saatler de bu sıralarda başladı.
'MÜDAHALE EDİN' Amerikalılar'ın geldiği haberini alan Türk Özel Kuvvetleri, durumu, Silopi'de bulunan Özel Kuvvetler Harekat Üssü'ne bildirdi. Orada bulunan ve halen önemli bir görevde yer alan komutanın verdiği yanıt, "milletimizin onuruna, canına yönelik bir saldırı ise, bir kötü niyet varsa, ayni ile yanıt verin" şeklinde oldu. Bunun üzerine, üsteğmen, binbaşıya "gerekeni yapmaya hazırız" dedi. Binbaşı ise, "Biz onlara en iyi yanıtı veririz. Ancak; çatışırsak, ABD ile bir kriz hatta bir sıcak çatışmaya yol açar. Olaylar savaşa kadar gider. Ulusal çıkarlarımızı düşünmek zorundayız" dedi ve Amerikalılara yanıt verilmemesini istedi. Kısa süre içinde de, Türk Özel Kuvvetleri binasının kapısı çalındı. Bu arada, tüm operasyonun her anının kamera ile kayda alınması dikkat çekti. İçeri girildiğinde binada bulunan diğer sivillerin dışarı çıkması istendi ve askerlerimiz müttefik bildiği Amerikalıları dostça karşılamalarına rağmen tutuklandılar. Çünkü sonradan yazılan raporlarda, "Biz onların hiçbir zaman bize bu kadar kötü muamele edeceğini sanmıyorduk. Müttefikimiz kabul edip, dostça karşılayıp, çay ikram bile etmek istemiştik" şeklinde ifadelere yer verildi. Yani, Türk Özel Kuvvetleri, karşı koyacak gücü olmasına rağmen, ulusal çıkarlar adına sonuna kadar uzlaşma istediği için, güvendiği müttefikinin kurbanı oldu.
METEHAN DEMİR
|