Sevenleri (!) ayırmayın
Daum ile Fenerbahçe'nin serüveni ilginç boyutlarda sürüyor. Eski anlı şanlı günlere dönüşün sinyallerini takıma verdirten Alman hoca, dün izleyenlere dejavu yaşatıp, yine eskinin "sefillik" anlarından enstantaneler gösterdi. Oyuncularından sürekli şikayetçi olan Daum'un yaptığı "Beklediğim hırsa sahip değiller" şeklindeki açıklamaların doğruluğunu da gördük. Bunu düzeltmesi gereken kişinin şikayetçi unvanıyla ortaya çıkması, Kayseri'deki ilk 45 faciasında "yapımcı" arama sorununu da çözdü. Ayakta duramayanlar da vardı, durmaya çalışanlar da. Ama oynamak için bir şeyler yapan yoktu. Kramponları vidalı seçmişler. Eksi 15 derecede çim zeminin betondan farklı olmayacağını anlayamadı yılların (!) tecrübesi. Bu zeminler için yapılan tahta kramponlar alma gereği bile duymamışlardı. Patinaj yaparken Erciyes'in efektif görüntüsüne baka kaldılar. Hakem, Luciano'nun elle bloğunu "görmeyince", 23 yıllık özlemle anılan Fortis Kupası'nda ilk yarı golsüz bitti. Sıfırın altında olan sadece hava sıcaklığı değil, tüm Fenerbahçe ekibiydi.
ÜMİT'İN DEĞERİ ANLAŞILIYOR İkinci yarıda Fenerbahçe'nin biraz daha önde oynama çabasına Erciyes'in yorulması eklenince 60'dan sonra maç denge buldu. Anelka tek top götüremedi, Alex yine rakibin çevresinde bulunmadığı anlar dışında kendini göstermedi. Sol bekin "beğenilmeyen (!)" oyuncusu Ümit Özat bu kez defansın önündeydi ve gole yönelik üç girişimin de başlangıç ismiydi. Sol kanattan tek orta üretilmediğini de iletelim. Erciyes ilk yarıdaki hovardalığı ve hakem kararı ile üç puanı bıraktı. Onlar için "Yazık oldu" diyebiliyoruz. Anelka'ya 75 dakika sabreden, Nobre'yi 75 dakika sağ kulvarda oynatan, bir oyuncunun yokluğunda (Appiah), iki mevkide birden (Ümit ortaya, Deniz sol beke) değişiklik yaparak yürüyen tekeri çomaklayanlar hakkında bir şey demiyoruz. Fenerbahçe Başkanı bir açıklama yapar, gerekeni (!) söyler. Daum ile arasına girmeyelim, sevenleri ayırmayalım.
|