2005, son 23 yılın en iyi bütçesi olmaya aday
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan müjdeyi Davos'tan verdi; yarın da bir basın toplantısı ile dataylarını açıklaması bekleniyor. Bütçe açığı son yapılan revizyondan da düşük çıkacak. Geçen yılın bütçesi yapılırken 29 milyar YTL olarak hedeflenen bütçe açığı, önce 14.6 milyar YTL'ye revize edildi. Bakan, gerçekleşmenin 10 milyar YTL'nin de altında çıkacağını bildirdi. Eğer rakamlarda bir oynama yoksa, ortada gerçekten net bir başarı var demektir. Hedeflenen açığın üçte biri düzeyinde gerçekleşme olacak.
1982'den beri en iyisi Bitişikte dolar bazında da hazırladığımız tablodan görülebileceği gibi, bütçe açığı son iki yılda tam dörtte bir düzeyine geriledi. 2003 yılında 28.7 milyar dolarla miktar olarak en büyük değerine ulaşan bütçe açığı Bakan'ın belirttiği gibi, 10 milyar YTL'nin altında çıkarsa 2005'te 7.4 milyar dolara inecek. Dolar bazındaki bu rakamla bütçe açığı 9 yıl aradan sonra yeniden tek haneli sayılara gerileyecek. Açık en son 1995'te 5.1 milyar dolar düzeyindeydi.
Açık yüzde 2'ye indi Ancak bütçe açığında asıl kıstas olarak milli gelire oranı alınıyor. 2005 yılında da 7.4 milyar dolarlık açığın 357.6 milyar dolar olması beklenen GSMH'ye oranı yüzde 2.07'ye düşüyor. 2003'de yüzde 11'den, 2004'te yüzde 7'den yüzde 2'ye iniliyor. Düşük bütçe açığı verilmesi yönünden 1980'li yıllara geri dönülüyor. En son 1982'de bütçe açığının GSMH'ye oranı yüzde 1.5 ile 2005'in altında gerçekleşmişti. Böylece bütçe açığında 23 yıl önceye gidiliyor. Son 23 yılın en iyi bütçesi veya açığın milli gelire düşüklüğü bakımından en iyisi 2005 bütçesi oluyor.
AB kriterinin de altında Yüzde 2.07'lik açıkla Türkiye aynı zamanda AB'nin bütçe kriterini de tutturuyor. Maasricht ilkelerinin en önemlilerinden olan bütçe açığının milli gelirin yüzde 3'ünü aşmaması kriterini, Türkiye müzakerelerin başlamasına karar verilen bir yılda yakalıyor. İç borçlanma faizlerinin düşmesi ve vadenin uzamasıyla faiz ödemelerinin gelecek yıllara ötelenmesi bütçede asıl tasarruf edilen ve açığı azaltan etkeni oluşturuyor. Özelleştirme gelirlerindeki artış da beklenen fazla gerçekleşti. İthalattaki artış ise vergi gelirlerini artırıyor.
Başarı şımartmasın Rakamlara bakınca, 2002 yılında GSMH'nın yüzde 15 düzeyindeki bütçe açığı üç yılda yüzde 2'ye indirildi; açık yere serildi. Hükümet bu yılın sonunda bütçe açığını milli gelirin yüzde 3'ü olarak hedeflemişti. 2006'da da yüzde 2.4'e düşürmeyi planlamıştı. Bu anlamda hükümet başarıyı erken yakaladı. Bu durum; finansal piyasaların, ekonominin, uluslararası piyasaların ve kurumların Türkiye'ye, ekonomi yönetimine ve hükümete güvenini artırır. Yeter ki yakalanan bu başarı şımarıklığa yol açmasın. Maliye yönetimini, ekonomi yönetimini, hükümeti aşırı bir güvene sürüklemesin. Erken başarının vereceği güvenle cumhurbaşkanlığı ile genel seçimlere hazırlık yılında hükümeti "elimizde para var harcayalım" noktasına getirmesin. Yoksa, mali disiplin südürülmez veya bütçe gevşetilirse kırılma başlar.
Sonuç "Başarı kadar başarısızlığa uğrayan bir şey yoktur" G.K. Chesterton
|