| |
|
|
Spielberg'den Abdullah Çatlı'nın öyküsü..
Kara Eylül'ü (Black September) kaldırın yerine "Asala" yazın.. Mossad yerine de MİT!.. O zaman filmin kahramanı Avner Kaufman olur size, Abdullah Çatlı.. Ya da isterseniz Alaaddin Çakıcı.. Steven Spielberg, devlet adına suç işleyen, ama bütün bu işler olurken, devletle en ufak ilişkisi görülmeyen, bilinmeyen, işler zora girdiğinde devlet tarafından asla sahip olunmayan, hatta devlet tarafından soruşturulup, daha da hatta devlet tarafından belki de ortadan kaldırılanların hikayesini yazmış.. Böyleleri sadece İsrail ve Türkiye'ye mahsus kişiler değil. Dünyanın her devletinin yasa dışı işlerini yaptırmak için kullandığı böyle adamları var.. Başta Amerika ve Rusya olmak üzere.. "Görevimiz Tehlike" dizisini hatırlayın.. Film, 1972 Münih'ini anlatmıyor.. Film Münih baskınının ardından başlıyor.. Terörü terörle yok etmek amaç.. Hedefi zamanın İsrail Başbakanı Golda Meir belirliyor ve beş kişilik bir devlet terör örgütü, Münih Baskınını planlayan 11 El Fetih liderinin peşine düşüyor.. (Parantez açalım.. Bu filmin vizyona girdiği hafta Filistin'de seçimler vardı ve başta Amerika tüm batı dünyası "Ilımlı" El Fetih'in kazanmasını istiyordu, eli kanlı terör örgütü Hamas'a karşı.. Bugünün ılımlılarının, dünün en kanlı örgütü olduğunu hatırlatıyor film, tam da zamanında.. Yani.. Dünya değişiyor. Yarın Hamas ılımlı olur, onun yerini bir başka kanlı örgüt alır..) Film özetle şöyle.. Beş kişilik bir Yahudi suikastçi örgütü, 11 Filistinliyi birer birer yakalayıp öldürmeye başlar.. Başından sonuna bu.. Bu arada verdiği bir mesaj var.. Teröristler de, ajanlar da, aslında sizin bizim gibi iyi insanlar. Gıpta edilen aile babaları.. Ama idealleri ve vatanseverlikleri, onları böyle acımasız suikastçiler haline getiriyor.. Bakın, lafı uzatmadan söyleyeyim.. Ben bu filmi sevmedim.. Sevemedim.. Daha ilk yarım saatte her şey belli olunca, saymaya başladım hatta.. Bir an evvel 11'e varsınlar da evime gideyim diye.. 1.5 saat yeter ve artardı, bu öyküyü anlatıp bu mesajı vermeye.. 3 saat hafakanlar geçirmeme sebep oldu.. Anlattığı bir şey yok.. Hadi suikastlar çok ince düşünülmüş, harika planlamalar olsa da merak çekse.. Hayır.. O kadar ilkel metodlar ki.. Langır lungur giriyorlar, öldürüp çıkıyorlar, dünyanın en önemli kentlerinde.. Ora polisi de armut topluyor.. Hollandalı ajan kadını öldürdükleri sahne ilginçti biraz.. Bir de Avner'in karısı ile sevişirken, Münih Baskınını hayal ettiği sahne.. Sevişme ile eylem senkronize gidiyor ve iki patlama ayni anda oluyor.. Vay be!.. Ne yaratıcılık!.. Eric Bana iyi oynuyor, bir yandan öldürürken, bir yandan da kendini yargılamaya başlayan ajanı.. İnandırıcı.. Ben çok ekibin şöförünü oynayan adama baktım. Steve yani.. Sarışın mavi gözlü.. Daniel Craig ya bu.. Yani ya, yeni James Bond.. Stajını İsrail ajanının yanında yapan Bond.. Sean Connery, Roger Moore, Pierce Brosnan derken nerelere geldik. Bond'a da üzüldüm, daha görmeden.. Kimlere düşmüş adam yahu..
|