| |
|
|
AKP burjuva partisi mi?
Patagonya'da iktidar olan bir parti varmış... Bu partinin çeşitli düzeylerdeki (milletvekili, il teşkilatı ve belediye) yöneticileri, yüzde 26 oranında patronmuş. Onları yüzde 16 ile esnaf ve tüccar takip ediyormuş. Diğer meslekler ise şöyle sıralanıyormuş: Avukatlar (yüzde 14), memurlar (yüzde 13), mühendisler (yüzde 11), doktorlar (yüzde 4), akademisyenler (yüzde 3) ve çiftçiler (yüzde 2).
Birisi, ' meslek oranlarına bakarak, bu parti hakkında neler söyleyebilirsin' diye sorsa... Tereddüt etmeden onun 'kapitalist' ağırlıklı bir parti olduğunu söylerim. Öyle ya... Yöneticilerin yüzde 42'sinin az veya çok sermayesi var. Bu kişiler parayla iş çeviriyor; bazen kâr ediyorlar, bazen zarar. Yatırım yapmanın, pazarlık etmenin, borsanın, dövizin ne olduğunu biliyorlar. O yüzde 42'ye, avukat, mühendis ve doktorların da 'paradan anlayan, ekonomiden çakan' kısmını katmak gerekir. Böylece Patagonya partisinin kapitalist eğilimleri gayet belirgin bir siyasi hareket olduğunu görüyoruz. Başka? Şunu da tahmin edebiliriz: Bu yöneticiler ekonomik krizden korkar. İstikrar ister. Yatırımın teşvik edilmesini arzular. Öyle değil mi?
Gelelim sadede... Bu bir Patagonya partisi değil. Yukarıdaki veriler AKP'ye ait. Dr. İsmail Safi'nin, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde yaptığı doktora çalışmasının sonuçları. Dr. Safi incelemesinde, AKP yöneticilerinin yüzde 92 gibi gayet yüksek bir oranda, üniversite mezunu olduğunu da bulmuş. Yani karşımızda... Sadece 'sermayedar' ya da 'sermaye hizmetlisi' olmakla kalmayıp... İyi kötü bir 'kent kültürü' almış, ders çalışmış, sınavlara girmiş, kantinde muhabbet etmiş, akademisyenlerle tanışmış, bilgi üretiminin nasıl yapıldığından haberdar bir yönetici takımı bulunuyor. Bunlar bence burjuva. Bazıları beğenmeyip dalga geçse de bizim burjuvalarımız.
Burjuva deyince, aklına hemen Koçlar, Sabancılar, Eczacıbaşılar gelen bir entelektüel takım var. Bu takım bizdeki kapitalist Müslümanları anlayabilmek için, ancak Batıda üretilmiş kavramlara başvuruyor. Sonuçta da ortaya 'Protestanlaşan Müslümanlar' ya da 'Kalvinist Müslümanlar' gibi garip terimler çıkıyor. Peki siz hiç, Nakşibendi, Nurcu ya da Fethullahçı olduğu için 'kapitalistleşen'... Mesela "Ben köylülüğü bırakıp, fabrika kurayım, şirket açayım" filan diye düşünmeye başlayan bir Müslüman gördünüz mü? Fethullah Gülen'in yurt dışında yatırım yapmaya teşvik ettiği kişiler, çoktan patronlaşmıştı. Paran yoksa nasıl yatırım yaparsın? Nakşilik, Said Nursi ya da Gülen, Türkiye'deki Müslümanların kapitalistleşmesini başlatmadı, ona sadece yön ve ilham verdiler.
Batıda kapitalizmi 'başlatanlar', Protestanlar olabilir. Ama kapitalist mekanizmalar bir kere işlemeye başladıktan sonra tüm dünyaya yayılır. Onu engelleyen inanç sistemleri değil, mesela bizdeki gibi devletçi uygulamalardır. Sokaktaki Müslümanın kapitalizm ile 'temelde' bir derdi hiç olmadı ki! Hz. Muhammed ticareti teşvik etmedi mi? Onların sorunu kapitalizmin 'özüyle' (piyasa, yatırım, kâr vs.) değil. Müslümanlar kapitalizmin, özellikle Batıda aldığı kültürel biçimden rahatsız: Pornografi, uyuşturucu vs. Türkiye'de, Nakşi Turgut Özal'dan sonra en kapsamlı atılımı... Özelleştirmelerle kapitalizmin önündeki engelleri azaltan AKP'nin yapması tesadüf mü? Hiç değil.
|