 |  |
Altın mı değerli, bilgi mi?
Davos toplantılarına Başbakan Erdoğan, Başmüzakereci Babacan ile birkaç işadamı ve medya mensubu katılıyor. Keşke Milli Eğitim Bakanı Çelik ve YÖK Başkanı Teziç de gitseydi. Çünkü Davos'un bu yıl iki ana konusundan biri "Bilgi ve yaratıcılık." Ve eğitimin buna göre yeniden yapılandırılması.
Türkiye'nin Özal'la tanıdığı Davos'taki Dünya Ekonomik Forumu yıllık toplantılarının 36'ncısı dün Almanya Başbakanı Angela Merkel'in açış konuşmasıyla çalışmalarına başladı. Sermayesi 4 milyar doların altındaki şirketlerin alınmadığı, kabul edilenlerin de 42 bin İsviçre frankı (27.300 avro) ödedikleri Davos toplantılarının önemi, dünyanın geleceğine ışık tutmasından geliyor. "Beyin fırtınası" şeklinde geçen forumlarında ve yuvarlak masa toplantılarında soyut ya da sanal izlenimi veren sorunlar ele alınıyor. Ama o sorunlar birkaç yıl sonra dünyanın yakıcı gündemini oluşturuyor. Bu yılın konularının ikisini çok önemsedik. İlki: Çin ve Hindistan dünya için şans mı, tehdit mi? İkincisi: Yenilik, yaratıcılık ve tasarım stratejileri. İlk konunun parametrelerini şöyle özetleyebiliriz: Çin ve Hindistan, yeni dev adayları. Örneğin Çin geçen yıl yüzde 9.9 büyüdü ve dünyanın dördüncü büyük ekonomisi oldu. İhracatı yüzde 28 arttı, dış ticareti 102 milyar dolar fazlalık verdi, döviz rezervleri 800 milyar doları geçti. Bu hızla Çin'in 2045'te ABD'yi yakalaması ve 2050'de büyük ekonomiler sıralamasının şöyle olması bekleniyor: Çin, ABD, Hindistan, Japonya, Brezilya, Rusya, Almanya, İngiltere, Fransa ve İtalya. Ne var ki, Çin ve Hindistan'ın bu önlenemez yükselişleri dünyanın başına çok büyük dertler açacak. Örneğin Çin daha bugünden ABD'nin iki katı et tüketiyor: 39 milyon tona karşılık 67 milyon ton. Çelikte de öyle: ABD'nin 104 milyon ton, Çin'in 258 milyon ton. Dünya çimento üretiminin yüzde 40'ı Çin'e akıyor. Oysa Çin daha zenginleşmenin henüz başında. Ya bir gün Çinliler de Amerikalılar'ın tüketim düzeyine ulaşırsa ne olacak? İşte birkaç örnek: Dünya tahıl üretiminin üçte ikisi Çin'e gidecek. Bir milyarı aşacak arabalarına yapacağı yollar, otoyollar ve otoparklar için dünyanın tüm pirinç tarlalarının toplamı kadar alan gerekecek. Bugün bir Çinli'nin günlük petrol tüketimi bir Amerikalı'nın 15'te 1'i, bir Hintli'nin ise 13'te 1'i. Amerikalılar'ın sadece yarısına ulaştıklarında, iki ülkenin günde 100 milyon varil petrole ihtiyaçları olacak. Oysa dünyanın tüm üretimi 85 milyon varil! "Sadece Çin ve Hindistan için ayrı bir dünya gerekiyor" diyorlar uzmanlar. Çözüm? İki dev adayının da "Fosil yakıt, otomobil ve kullanıp atmaya dayalı Batı modeli ekonomik büyüme modeli"nden vazgeçmeleri. Peki bu nasıl olacak? İşte Davos'ta bu sorunun yanıtları tartışılacak.
Klasik eğitimin sonu geldi Önemsediğimiz ikinci konu olan "Yenilik, yaratıcılık ve tasarım stratejileri"ne gelince; deniyor ki, "Sanayi devrimi, hizmetler sektörünün yükselişi ve bilişimin tüm ulusların erişebilmesine imkân verecek kadar demokratikleşmesinden sonra dünya ekonomisi dördüncü evreye girdi: Bilgi. Büyüme de, başarı da, zenginleşme de artık her ulusun ve her bireyin yaratıcılık gücüne bağlı olacak. Dünya Ekonomik Formu'nun kurucusu Prof. Klaus Schwab buna "Design ekonomi" diyor. Yani fikirlere ve o fikirleri uygulama yeteneğine dayalı ekonomi. Bu da araştırma-geliştirmenin ve entellektüel mülkiyetin (patent hakkı) öncelikler önceliği olması demek. Tabii eğitim sisteminin de dizayn ekonomisine göre yapılandırılması. Davos'a keşke imam-hatipliler, katsayı, sınav kısır tartışmalarına tutsak olmuş Milli Eğitim Bakanı Çelik ile YÖK Başkanı Teziç de gitseydi diye hayıflanmakta haksız mıyız? Ufukları açılırdı...
|