Dün VuralÖger ile telefonda konuşuyoruz. "Durumnekadarvahim?" diye sordum. Öger Tours'un sahibi, AB Parlamentosu'nda milletvekili. Yani kuş gribinin Türkiye'ye verebileceği zararları değerlendirebilecek en kilit noktada. "Hasarmilyardolarlardüzeyindeolabilir" dedi, "Biz99'dadauyarmıştık.Apokrizivardı.Yılbaşındadurumbelliolmuştu.Amabazılarıolayınvahametiniancaksezonbaşlayıp,turistlergelmeyinceanlıyorlar.Ozamanyapacakbirşeyyokzaten.Şimdirezervasyonlarabaktığımızdaçokdahanetkırmızıışıkgörülüyor.Şuyuuvukuundanbeterbirdurumvar.YanikuşgribiyleilgiliTürkiye'dekidurumladünyadakialgılamaaynıdeğil.Batımedyasımüthişbirfelakettablosuçiziyor.HükümettümtaraflarıtoplayıpişiniletişimboyutunuAvrupavediğerülkelerdekoordineetmezse,hemdebunuhemenyapmazsa,yakınzamandaTürkturizmiveekonomisininalacağıdarbedurdurulamazboyutlaragelebilir!" Türkiye ne zaman kendini biraz doğrultsa, ya böyle bir kriz ya da bölgede çıkan sıcak çatışma ortamları belimizi bükmeye başlar. Oysa bu kaderi kırmanın yolu iletişimden geçiyor. HıncalUluç dünkü yazısında iletişimde kendi ayağına ateş etmenin medya boyutunu çok çarpıcı bir şekilde vurgulamış. Medyamızın rekabetin eline nasıl görüntü verdiğini, yangına nasıl benzin döktüğünü anlatmış. Avrupa'daki iletişim uzmanı arkadaşlarımız, "Uyuyormusunuz?" diye mesajlar çekiyorlar. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nı aradım. Kriz masası kurmuşlar. Masa ne yapıyor belli değil. Daha doğrusu belli. Devekuşu gribine tutulmuş herhalde. Kafa kumun içinde sanki. Haftalık rezervasyon iptali onbinlerle ifade ediliyor. Avrupalı tur operatörleri hükümete her türlü desteği vermeye hazır. Bizim devekuşundan tık yok... Konuyu içerde eni konu yönetmeyi başarmış olan hükümetin dışarısı için iletişim planını, tabii varsa, hemen devreye sokması ve tüm paydaşlardan destek alarak bir an önce kanamayı durdurması şart. Yoksa yangın sadece turizmin değil tüm sektörlerin bacasını saracak...