Çağrı olursa, Erdemir Arcelor'un olur
Bu hafta başından itibaren Erdemir'e yeni ortak gelecek Arcelor'un yüzde 25 hisse oranını aştığı için çağrı yükümlülüğüne girip girmeyeceği tartışılıyor. Ortada bir kural varsa, tartışma niye? Öncelikle başlayan ve sonuçlanmayan bir süreç söz konusu. Ama bu süreç aynı zamanda borsada hisse senedi fiyatını da etkileyebilir. İkincisi, sürecin sonunda Arcelor, Erdemir'in ortağı olacaksa, çağrıda bulunup bulunmayacağına SPK karar verecek. Yani otomatikman işleyen bir süreç yok. Tartışmaya yol açan konu ise özelleştirme sürecinde olduğundan dolayı Erdemir hisselerini devralacaklara çağrıda bulunma muafiyeti tanınması. Özelleştirmenin kolaylaştırılması için zamanında yapılan düzenleme, kamu hisse senetlerinin satışında böyle bir olanak tanıyor. Mevzuatı düzenleyen, kamu ve özel diye uygulamayı ikiye ayırmış. Burada sermaye piyasasının çıkarlarının gözetilmediği, özelleştirmenin hızlandırılmasının hedeflendiği açık. Ancak 4 Ekim'de Erdemir hisseleri 16.5 YTL'den blok olarak Oyak'a satılırken bugün borsadaki değeri 8.25 YTL. Yani tam yarısı düzeyine inmiş. Eğer çağrı olsaydı hisse senetlerinin değeri bu kadar düşermiydi diye sormak gerekir?
Yüzde 25 çağrı sınırı Erdemir hisselerine tanınan çağrı muafiyeti, özelleştirme ihalesinde kazanan Oyak Grubu'nun kurduğu Ataer şirketine devirle bitiyor. Arcelor ise ihalede kaybetti. Dönüp ihalede kazanandan hisse senedi alıyor. Erdemir'in yüzde 20'sini Oyak'tan alırken borsadan da şirketin sermayesinin yüzde 5.07'sini toplamış. 29 Aralık 2005 tarihi itibariyle oluşan bu durum 2 Ocak 2006 günü borsaya bildirilmiş. Eğer olumlu sonuçlanacaksa yüzde 20.21 payla birlikte Erdemir'in yüzde 25.28'i Arcelor'a geçmiş olacak. Ve hisse senetlerinin yüzde 25'inin geçilmesiyle de çağrı kapsamına giriyor. Burada şimdi beklenmekte olan Rekabet Kurulu'nun vereceği karar.
İlk eşik rekabetten Yani çağrıya giden yolda atlanılacak ilk eşik rekabete uygunluk olacak. Burada da soru işaretleri var. Çünkü aynı Arcelor, Türkiye'nin ikinci büyük yassı çelik üreticisinin de ortağı iken birincisine de ortak olmak istiyor. Rekabet Kurulu, Arcelor'un ortaklığını onaylarsa bu kez 15 gün içinde çağrı için veya çağrıdan muafiyet için SPK'ya başvuracak. Tabii normalde çağrıya girmek istemez. Çünkü çağrının bedeli 2.7 milyar dolara kadar gidebilir. Kaldı ki, yerli ana ortak olan Oyak da, küçük ortak olarak gelecek Arcelor'un çağrı kapsamına girmesini tercih etmeyebilir. Çünkü Arcelor çağrı yapar ve bu çağrıya örneğin şirket sermayesinin yüzde 10'u karşılık verirse, bunun için 270 milyon dolar öder, Erdemir'in de yüzde 35'ine sahip olarak ana hissedar haline gelir. Bu da uzun vadede Oyak'ı zorlar. Oyak'ın hisse oranı yüzde 25 dolayında kalacak. Kaldı ki, çağrı fiyatı ile piyasa fiyatı arasında bir kat fark var. Gerçi böyle bir durum ortaya çıkarsa piyasa fiyatı çağrı fiyatına yaklaşabilir ama yine de çağrıya gelen çok olabilir.
Arcelor'un tercihi mi? Bir yanda sermaye piyasasının mevzuatı ve küçük hissedarların hakları var. Diğer yanda Erdemir'in Oyak yerine Arcelor'un yönetimine geçmesi. Eğer karar aşamasına gelirse, çağrı için de, çağrıdan muafiyet için de, SPK çok zorlanacak gibi geliyor bize. Benim şimdi merak ettiğim, kurallar böyle iken, Arcelor gibi dünyanın ikinci büyük çelik devinin kendisini 2.7 milyar dolarlık bir yükümlülük altına sokacak yola girmesinin tesadüf veya hata mı yoksa bilinçli bir tercih mi olduğudur?
Sonuç "Bazen bir mısra hayatı değiştirir" Franz Kafka
|