Çağrı muafiyeti Arcelor'a değil Ataer'e verildi

2005'in en büyük özelleştirmelerinden olan Ereğli Demir Çelik için gözler Rekabet Kurulu'nun Arcelor-Oyak ortaklığına vereceği onaydayken, gündem bizim yazımız üzerine değişti. Şimdi herkes Arcelor'a bu ortaklık sonrasında çağrı yükümlülüğü doğup doğmayacağını tartışıyor.
Ancak gördüğüm kadarıyla tartışmalar yine yanlış bir noktada yapılıyor. Ataer şirketine ortak olan Arcelor'un çağrı yapmak zorunda olmadığı, bunun için Sermaye Piyasası Kurulu'nun geçtiğimiz yıl verdiği muafiyet kararı olduğu belirtiliyor.

Karar doğru, yorum yanlış
Muafiyet kararının verildiği doğru ancak bu karar yüzde 46.12'lik Özelleştirme İdaresi'nin payı, yüzde 3.17'lik Kalkınma Bankası payı ve Erdemir'in portföyünde yer alan yüzde 3.07'lik hisseleri kapsıyor. SPK'nın 2005 yılı 19 nolu bültenine göre muafiyetin verildiği payların toplamı yüzde 52.36'yı buluyor. Dolayısıyla Erdemir'i devralacak 'alıcı' yani Ataer çağrı yapmak durumunda olmayacak. Konu olan zaten Ataer değil Arcelor.
Aynı yorumlarda hisse devrine kadar geçen sürede yapılan ortaklıkların da çağrı muafiyeti hakkına sahip olacağına dikkat çekiliyor. Bu nokta da Arcelor'un durumuna uymuyor. Tüm bunların açıklaması ise çok basit.
Arcelor da sadece Ataer'deki yüzde 41'lik ortaklığıyla sınırlı kalsa zaten çağrı hiç konu olmayacak çünkü şirketin dolaylı payı yüzde 25'in altında kalacak. Asıl sorun yaratan Arcelor'un borsadan topladığı yüzde 5 dolayındaki hisse.

Hisse payı yüzde 26'yı aştı
Bu hisselerden dolayı Arcelor'un kontrol ettiği hisse toplamı yüzde 26'yı aşacak. Tartışmalardaki birinci yanlışlık bu. İkincisi ise daha çok mevzuatın yorumu ile ilgili. 'Çağrı ihtimali düşük' gibi sözler temelinden yanlış. Burada konu olan bir ihtimal değildir. Çağrı gereken durumlar belli. Çağrı yükümlülüğü ya doğar ya doğmaz. Bunun ortası, ihtimali yoktur.
Hangi hallerde şirketlerin diğer yatırımcıların paylarını da almak için çağrı yapacağı SKP'nın 8 nolu Tebliği'nin 17. maddesi'nde detaylı olarak belirtilmiş.
Ancak bu mutlaka şirket çağrı yapacak anlamına gelmiyor.
Muafiyet koşullarından bahsedildiğine göre çağrı yükümlülüğü doğmuştur. Muafiyet için SPK'ya başvurulması gerekir. Muafiyet koşullarının oluşup oluşmadığına da SPK, muafiyet talep gerekçesine bakarak karar verir.

Son noktayı SPK koyacak
Dün görüştüğüm SPK Başkanı Doğan Cansızlar da aynı şekilde konuşuyor. Cansızlar, "Çağrı yükümlülük şartları bellidir. Yazınızda detaylı şekilde zaten açıkladınız. Yüzde 25'i aşan hisse kontrolü ile sonuçlanan devirler Çağrı Tebliği'ne tabidir. Muafiyet verilecek durumlar da bellidir. Kurul'a başvuru gelince değerlendiririz" diyor.
Ne diyelim. Bizden konuyu gündeme getirmesi. Gerisi kamuoyu ve bürokrasinin takdiri. Erdemir'i izlemeye devam edeceğim.