|
|
|
|
|
Kaçaklara kabir azabı
|
|
Mafya uyuşturucu ve silah kaçakçılığından daha fazlasını göçmenlerin üstünden kazanıyor. İnsan kaçakçılarının vurgunu; yılda 7 milyar dolar. Sonra bu insanlar ya Edirne'deki gibi adsız mezarlarda yatıyor ya da barınaklarda çile dolduruyor.
Edirne Acısu Mezarlığı'ndayım. Beni içeride dolaştıran mezarlık görevlileri dip kısımlara götürüyor. Oralar kaçak göçmen cesetlerinin gömü alanı olmuş. Çoğu Müslüman olan bu kişiler tabutlarıyla ve çoğunun cenaze namazları kılınamadan buraya gömülüyormuş. Kimlikleri belirsiz bu cesetler, bölgede oturanlardan iki yurttaşın bekçilik ve kazıcılık yaptıkları mezarlığa getirildiklerinde büyükçe bir deftere; "Afganlı. 25 yaşlarında. Suda boğulmuş. Tahta numarası 24" gibisinden şifahi bilgiler yazılıyor. Mezarlığın bekçi kulübesine geçen hafta hırsız girmiş. Çaydanlıkları, elektrik sobasını çalan hırsızlar bu arada kaçakların yarım yamalak gömü bilgilerden oluşan defteri de çalmış. Şimdi kimin hangi numarayla gömüldüğü tamamen belirsizleşmiş. Kimliği belirsiz kaçakların yeri belirsiz mezarlara gömüldüğü bölümün 100 metre ötesinde bir aile kabristanı var. Bu Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın anne babası ve diğer yakınlarının gömüldüğü aile kabristanı.
KİM BU İNSAN TACİRLERİ? Göçmenlerin umudu ve yaşamı üzerinden milyonlarca dolar kazanan insan kaçakçıları mafya düzeniyle örgütlenmişler. Özellikle son on yılda uluslararası ve devasa çeteleşmeler var. Legal yollarla kendi memleketlerinden çıkıp diledikleri ülkelere gitme olanağı bulunmayan insanyığınlarını taşıyan göçmen mafyası 90'lı yılların başında yılda 2- 3 milyar dolar kazanıyordu. Ancak geçen süre içinde batı ülkelerinin legal göçmen alma kontenjanları iyice daraldı. Bu nedenle kaçakçılar prim yaptı ve rant daha büyüdü. Mafyanın bu kirli ticaretten yıllık kazancı 7 milyar dolardan fazlaya geldi. Uzmanlar bu tarz çalışmanın mafyaya uyuşturucu ya da silah kaçakçılığına yakın karlar bıraktığını belirtip; "Yerel idarecilerin büyük bir bölümü de bu örgüt içinde bulunmasa kaçakçılık mümkün olmaz. Tavşana kaç tazıya tut yönteminin en fazla uygulandığı alanlardan biridir bu" diyorlar. İnsan kaçakçılarının oluşturduğu çeteler Birleşmiş Milletler gibi. Aralarında her milletten insan var. Her çete üyesi alt birimler olarak kendi ülkesinin yurttaşlarından bir kurmay heyet oluşturuyor ve kendi vatandaşlarını yerleştirip- gizleyip, deplase ediyor. Arada bir korsanlar çıkıyor ve yurtdışı niyetine Türkiye'de bir bölgede bırakıyor bu zavallıları. Ancak gerçek çete sözüne güvenilir olmak zorunda. Çünkü müracaat sayısının artması için güvenin sağlanması gerek. Adı dolandırıcıya çıkanın yaşama şansı yok. Gemi başına 1milyon dolara yakın bir para elde edildiğini düşünürsek böyle bir ranttan vazgeçmek mümkün görülmüyor.
TEK BAŞINA HİÇ! Jandarma Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) Dairesi verilerine göre; riski az, buna karşın getirisi yüksek bir suç olan insan kaçakçılığı, her geçen yıl büyüyen bir sektör. O verilerde "Yasadışı göç olgusunun bugün küresel bir insanlık sorunu haline geldiğini vurgulanarak, gelinen noktada bu faaliyeti hiçbir ülkenin tek başına engelleyemeyeceği" belirtiliyor.
YÜKSEK MEBLAĞLAR Bu konuda basına yansıyan bazı açıklamalara göz atalım; "Bugün Afgan dağlarından yola çıkan bir yasadışı göçmen, Batı ülkelerine ulaşmak için binlerce kilometrelik bir yol kat etmek zorunda. Kaçak eğer bir dizi ülkenin güvenlik ve sınır noktalarından yakalanmadan geçmeyi başarırsa kendini Paris'in arka sokaklarında, Londra'nın varoşlarında veya Almanya gettolarında bulabiliyor. Normal şartlarda bunu göçmen mafyası olmadan başarması mümkün değil. Bu nedenle göçmenler ister istemez mafyanın kapısına gidiyor. Göçmenler gitmek istedikleri ülkeye ve tercih ettikleri güzerggöre kişi başına 3-7 bin Euro arasında değişen bir meblağı gözden çıkarıyor.
|
|
|
|
|
|
|
|
|