kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   Son Dakika
  » Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Erdal Safak @ SABAH
 

Aktörler değişirken

Ortadoğu'nun biçimlendiği dönemin bir tanığı daha, Kuveyt Emiri Şeyh Cabir El Ahmed El Sabah da dünyaya veda etti... Aktörler peş peşe sahneden çekilirken, bölgeyi kan, gözyaşı, şiddet ve fanatizm batağına dönüştüren adaletsiz senaryo aynen sürebilir mi?.

Milenyum'dan bu yana Ortadoğu iktidar kadrolarında yaşanan hızlı değişim zincirine dün bir halka daha eklendi:
79 yaşındaki Kuveyt Emiri Şeyh Cabir vefat etti. 28 yıldır Kuveyt'i yönetiyordu ve 2001 Eylül'ünde geçirdiği beyin kanamasından sonra kendini toparlayamamıştı.
10 gün önce de 63 yaşındaki Dubai Emiri Şeyh Maktum hayata gözlerini yumdu. Ölüm nedenini saray çevreleri beyin kanaması diye fısıldadılar.
Ondan önce, 2 Ağustos 2005'te Suudi Arabistan Kralı Fahd son nefesini verdi. Beyin kanaması komplikasyonları sonucu.
Fahd'dan önce, 11 Kasım 2004'ta Filistin lideri Yasser Arafat öldü.
11 Haziran 2000'de de Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad .
Milenyumun bir yıl evveline gidersek, Ürdün Kralı Hüseyin'in, Fas Kralı Hasan'ın ve Bahreyn Emiri Şeyh İsa'nın ölümlerini hatırlatmamız gerekecek.
Listeye Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'in 2003 Nisan'ında ABD güçlerince devrilmesini, Lübnan lideri Refik Hariri'nin 2005 Şubat'ında suikastte öldürülmesini ve İran'da geçen Haziran'da cumhurbaşkanlığına Mahmud Ahmedinecad'ın seçilmesini ekleyin.
Bitmedi; Cezayir'de sağlığı çok bozulan Cumhurbaşkanı Abdulaziz Buteflika'nın yerine arayışları da not edin. Kuveyt'ten Suudi Arabistan'a kadar birçok emir ve kralın fiziki yaşam süresinin sınırlarına yaklaşmaları nedeniyle, yeni değişimlerin kapıda olmasını da...

Şaron sonrası Ortadoğu

Ama dünya şu sıralar bu gidiş-gelişlerden çok, yine beyin kanaması pençesindeki bir liderden sonrasını tartışıyor: 77 yaşındaki İsrail Başbakanı Ariel Şaron. Çünkü, peşpeşe yitirilen Arap liderleri gibi Şaron da, Ortadoğu'nun biçimlendiği dönemin tanığı.Yani kurucu liderler kuşağından.
Dünya basını Şaron sonrasıyla ilgili yorum, analiz ve mülakatlardan geçilmiyor. Biz de yüzlercesini okuduk.
Hepsinde tek soruya yanıt aranıyor: Şaron'un sahneden çekilmesi felaket habercisi mi, yoksa umut işareti mi? Sonuç: İkisi de değil.
Çünkü , "Şahinler Şahini" Şaron'un son yıllarında "Güvercin"e dönüşmesi yalnızca kişisel değişiminin sonucu değildi . İsrail halkının en az yüzde 75'inin görüşleri, talepleri ve beklentileri onu o noktaya götürdü.
Sağdaki Likud Partisi tabanında işgalin sürdürülemeyeceği görüşü çoğunluğa ulaştı. Soldaki İşçi Partisi'nde ise yakın gelecekte barış mümkün olamasa bile, iki halkın ayrılması zamanı geldiği inancı hakim oldu.
Şaron işte bu iki eğilimin senteziyle merkezdeki "Kadima" (İleri!) partisini kurdu. İki taraftan politikacıları çevresinde toplayarak.
Yani, Şaron'dan sonra da "Kadima" aynı çizgide devam edecek. Başbakanlığa vekalet eden Ehud Omert'in dün 25 Ocak'ta yapılacak Filistin genel seçimlerinde Doğu Kudüs'teki Filistinliler'in oy kullanmalarına izin vermesi bunun ilk işaretini oluşturuyor.
Bugünden yarına olmasa da devamını görebiliyoruz: Batı Şeria'dan, hatta Doğu Kudüs'ten çekilmek. Ama bir yandan da iki halkı ayıracak güvenlik duvarı inşasını sürdürmek.
Ya Ortadoğu'yu kısır döngüden çıkaracak tarihi barış? Onun için epey koşul gerekli: Filistin'in terör odaklarından temizlenmesi, Suriye'de rejim hesaplaşmasını ılımlıların kazanması, İran'da radikallerin safdışı edilmeleri, Irak'ta istikrar gibi.
Şaron ömrünün sonuna doğru sadece İsrail'de değil tüm Ortadoğu'da barış ve huzurun, ılımlı güçlerin ağırlıklarını koymasından, aşırı unsurların etkisizleştirilmesinden geçtiğini gördü.
Doğru vizyon. Gerisini getirmek yönetimi devralmaya başlayan kuşaklara düşecek. Zira içten dönüşüm sonuçsuz kalırsa, dış dinamiklerin bugünden de güçlü, önlenemez baskıları kaçınılmaz olacak.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Kıbrıs'ta sürpriz   / 15-01-2006
 İran'ın bombası   / 14-01-2006
 Aylanur'dan Ağca'ya   / 13-01-2006
 Fırat'ın koyunları   / 12-01-2006
 İki saatli bomba   / 11-01-2006
 Çilli Horoz'a veda   / 10-01-2006
 Real Madrid ve Barselona   / 09-01-2006
 Bilgi ve korku   / 08-01-2006
 İki arada bir derede   / 07-01-2006
 Korkmayın, alışın   / 06-01-2006
ÖMER LÜTFİ METE
Sandıkta halk iğfali
Bir toplumu veya bir meslek...
ERDAL ŞAFAK
Aktörler değişirken
Ortadoğu'nun biçimlendiği dönemin...
MEHMET ALTAN
Şişli'de savcılar var mı?
Feriye'deki yemekte kayıtlara...
Şimdi de fener krizi
Rusya ve Ukrayna arasında gaz ve üs kirası krizlerinden sonra üçüncü...
Hapis hayatı bitti başkan seçildi!
Diktatör Pinochet döneminde işkence gördü. Hapis yattı. Demokrasi...
Gitmiyorum
Gitmiyorum
İngiliz Daily Star'da Anelka ile ilgili şu haber çıktı: "Burada vakit...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu