|
|
'Ar'sız bir mekan: Cahide 15
İzzet Çapa'nın yeni açtığı bir restoranda yemek yiyorduk Nilüfer'le birlikte... Bir ara İzzet geldi... "Pera'da bir yer açtım... Travesti şov var... Gayler müdavim... Fakat bütün İstanbul'dan insan kaynıyor... Bir gece mutlaka siz de gelin..." Nilüfer'le ilişkimizde konservatif tarafı o; reformist hatta revolüsyonist tarafı ben temsil ederdim... O ne kadar muhafazakârsa, ben o kadar devrimciydim... O ne kadar statükodan yanaysa, ben o kadar reformdan yanaydım... O ne kadar aristokrat sınıfıysa, ben o kadar burjuvaydım... Kısaca onun hayattaki duruşu sağcı, benim hayattaki duruşum solcuydu... İzzet'in yaptığı arsız bir mekan gecesine, onun 'hayır' benim ise 'evet' demem beklenirdi... Aramızdaki denge böyleydi... Geçmişimiz böyleydi...
*** Oysa o anda tam tersi gerçekleşti... O 'Hadi gidelim' dedi... Ben 'Saçmalama! Nereye gidiyoruz!' dedim. O travesti şovdan gaylere uzanan hayatın renkli kesitinde sanatçı doğasıyla, felekten bir gece geçirmek istiyor, bense iliklerime kadar işleyen haber bülteninin her gün yeni skandallar patlatan ağır sorumluluğunda, kendimizin de bir skandala uğramaması için belli belirsiz tepki gösteriyordum... O sağcıyken solcu, ben solcuyken sağcı oluvermiştim... O marjinale ilgi duyarken, ben marjinale mesafeli durur olmuştum... O gelenekselken reformcu, ben devrimciyken muhafazakâr oluvermiştim... Yapmakta olduğumuz işler, bizleri aşmış, bizler işimiz olmuştuk... Skandallarla dolu olabileceğine ihtimal verdiğim geceye gitmedik... Gaylere ve travestilere takılmadık... Arsız mekanlara değil, arlı mekanlara gitmeye devam ettik... Arsız değil, arlı davranmaya mahkum olduk... İzzet'in söylediği o arsız mekanın ismi Cahide 15'di... 'Hayatlar ve Mekanlar' köşesi için kapısından içeri girerken, artık üzerinde her gün skandallar patlatan bir adamın taşıdığı yumurta küfesi yoktu... Hayatı yazan, hayatı yaşayan, hayatı daha dertsiz yaşayan, var olmanın dayanılmaz hafifliğini duyumsayan bir adam vardı Cahide 15'in kapısından içeri girerken... Artık yanımda Nilüfer yoktu, arkadaşlarım vardı...
*** Cahide 15'te... Hissetmedim kendimi müthiş huzur içinde... Oysa çevre müthişti... Bir sürü ağır ve etik takılan müzmin şahsiyetler havalı havalı duruyordu... Yaşarken küçümsedikleri şarkılarla coşuyor, masa üstü şovlarla hayatlarını renklendiriyorlardı... Kendi standartlarında kendi şovlarını sürdürüyorlardı... Orada anladım ki; yazdıklarıyla yaşadıkları arasında, inanılmaz farklar olan insanlar, daha bir cesur ve vurdumduymaz olabilmektedirler... Güne etik nutuklarla başlasan da, akşama o kadar erkek ya da keklik yakalamakta pek bir sakınca yoktur... Bir kez daha naifliğime lanet okudum... Hayatı yaşadığım gibi yazmak, yazdığım gibi yaşamak konusundaki tutarlılığıma okkalı bir lanet savurdum... Çelişkili hayatların cesaretlerine hayran kaldım... Cahide 15'in arsız eğlencesine şapka çıkardım... Sonuçta bu arsızlığı da yazdığım gibi yaşayacağım için vicdanen rahatladım...
*** Popüler şarkıların, popülizmden nefret ediyormuş gibi görünen insanlar tarafından haykırılarak seslendirildiği mekanın adıdır Cahide 15... Popüler kültürün, popüler kültürden nefret ettiğini söyleyen insanlar tarafından seslendirildiği yerin adıdır Cahide 15... Arsız sayılabilecek görüntülerin, ar şampiyonları tarafından sergilenebileceği yerin adıdır Cahide 15... Eğlencenin en katmerlisinin yaşandığı yerin ismidir Cahide 15... Gecenin sabahla buluştuğu erken saatlere kadar sürdüğü mekanın adıdır Cahide 15... Arsız geceleri arzulayanlar öylesine arsız bir Cahide 15 gecesi yaşamalıdır... Arsız gecenin yaşanmasında tek başına bir sakınca yoktur... Sakınca, arsız geceleri yaşayanların, hep 'ar'dan ve hayadan söz etmelerindeki paradokstur... O paradoksa rağmen hüküm süren o arsızlıktır... Yine de bunlarda hiçbir kabahati bulunmayan Cahide 15'te arsız bir gece geçirmek teamüldür...
|