kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   Son Dakika
   Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
  » Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Okan bana hep 'kendin gibi ol' diyor ama olursam program bozulur!
Okan bana hep 'kendin gibi ol' diyor ama olursam program bozulur!

- Hakkı Devrim neden Okan Bayülgen'in programı 'Televizyon Makinası'nda her hafta boy gösteriyor? Programı seyrediyor musunuz? - Evet. Ben olmasam da seyredecek misiniz? - Evet. Siz niye seyrediyorsanız, ben de onun için gittim programa. Sahiden nesinden şikayet ediyorsunuz?.

Okan Bayülgen bağıra çağıra stüdyoda dört dönüyor, hızlı bir tempoda programına başlıyor ve aynı hızda devam etmesine çalışıyor. Birbiri ardına çıkan ünlü yüzler, sohbete dahil olma kaygısı taşıyor. 'Televizyon Makinası'nda saatler birbirini kovalıyor... İşte tüm bu hırgürün ortasında; her gün gazetedeki köşesinden gözlüğünü tutarak okuru selamlayan deneyimli bir gazeteci de Okan'ı seyrediyor. Hakkı Devrim'den söz ediyoruz elbette, 'Televizyon Makinası'nın vazgeçilmez konuğundan... Son günlerde "Ne işi var bu yaşlı adamın, gecenin bir yarısında bu programda" sorularına maruz kalan Devrim, yanıt olarak şu konuşmayı aktarıyor: "Geçen de bir hanım diyor ki; 'O programa niye gittiniz?' 'Siz programı seyrediyor musunuz?' 'Evet' 'Ben olmasam da seyredecek misiniz?' 'Evet.' 'Siz niye seyrediyorsanız, ben de onun için gittim programa. Sahiden nesinden şikayet ediyorsunuz?"

HAFTALARDIR TELAŞ İÇİNDEYİZ
Bizim şikayetçi olduğumuz bir durum yok aslında... Sadece Okan Bayülgen'in çığlık çığlığa süren programının vazgeçilmez konuğu gazete köşesinden birilerini 'azar'layan Hakkı Devrim olunca, ister istemez merak ediyoruz, 'neden' diye? Devrim de günlerdir soruyu yanıtlamakla mükellef durum içinde... "Bu hafta biz telaşlar içindeyiz; randevular veriyoruz, aranıyoruz, yere göğe konmuyoruz."

* Okan'ın programı yüzünden mi talepler?
Ben öyle zannediyorum. Röportaja gelenler de sadece onu soruyor. Ben, 'Ne yapıyorsun o programda, niye oraya gittin?' sualine cevap vermekle meşgulüm. Hesap vermekle meşgulüm.

* Keşke bir bildiri hazırlasaydınız...
Türkçesi şu ki; böyle bir davet olunca 'nasıl olacak' diye bir tereddüdümüz oldu. 'Hakkı bu programda devamlı olacak' diye bir anons yapılmadı. O da istemedi, ben de istemedim.

* Konuk gibi katıldınız?
Evet konuk gibi... Hala öyle katılıyorum. Soruyorum, 'Ben ne yapacağım' diyorum, ona net bir cevap alamıyorum açıkçası. Okan, 'Ben istiyorum, sen orada olmalısın' diyor bana.

* 'Televizyon Makinası'nın kamberi misiniz?
'Kambersiz düğün olmaz' oradan mı? Evet ama samimiyetle asıl maksadının, projenin ne olduğunu ben tam çıkaramadım. Bizim başka bir projemiz vardı onunla beraber yapmak istediğimiz, olmadı.

* Şov programı mı?
Şov değil, haber programı gibi bir şeydi. 'Haber Makinası' diye yapıyorlar şimdi ama başka bir tertiple. Şöyle bir şey söyleyeceğim; televizyon denince görsel unsur giriyor işin içine, bence çok önemli. Tam idrak edemedi Türkiye, hatta basın yayın mensupları da tam anlayamadılar.

* Görselliğin önemli olduğunu...
E televizyonda görsellik var; Okan farklı kişilikte, çok iyi oldu televizyonda. Okanlar'ın nesli Türkiye'ye yeni bir güldürme üslubu getirdi. Bak; meddah minderde oturur, biraz sonra hasır sandalyeye oturur, ayağa kalkmaz! Belki tarif için, taklit için kalkar gene otururdu. Şarkıcı hanımlar ayaklı mikrofonun yanında mikrofon gibi dikilirlerdi.. İlk hareket edenlerden biri Müzeyyen Senar'dır. Orhan Boran rahattı ama onun da elinde mendil vardı. Şimdi bu çocuklar; bir defa sahnede tereddütsüz Cem Yılmaz, o bir numara. Televizyonda Okan, sonra Yılmaz Erdoğan, Beyazıt var...

* Bu nesil güldürüyü değiştirdi diyorsunuz?
Evet tarzını değiştirdi. Bu çocukları anlamakta güçlük çekiyor Türkiye. Bizde meddah vardı, minder tuhafı diye biri vardı; minderin üzerine oturarak tuhaflık yapardı. Onu ayağa kaldırdı çocuklar, hareketlendirdi. Şimdi insanlarımız alışıyorlar.

* Yani siz Okan'ın programda dönüp durmasını, bağırarak koşturmasını yeni bir güldürü tarzı olarak mı değerlendiriyorsunuz?
Gayet tabii. Mesela benim sohbet programıma birisi geliyor; sorulması gereken sualleri sorarsam çok memnun oluyorum, o da memnun oluyor gidiyor. Bunu da kimse seyretmiyor! Çok mazbut... Yani ben çok güzel bir şey yaptım, şimdi bunu satacağım, bu bir tavırdır. Bir de ben bir şey satacağım ama onun çok güzel olması için gayret sarf ediyorum, bu ikinci tavırdır.

* Siz ilk tavırda mısınız?
Ben ilk tavırdayım. Ama televizyonun bizden beklediği bu değil ki! O zaman ben televizyon şahsiyeti değilim. Herhangi bir yerde; radyoda da mülakat yapabilirim. Ankara'da bir iş temasına gönderirsin beni. Ama televizyon kişiliği değilim.

* Ama olmak istiyor musunuz?
Hayır. Ben gazeteciyim, o beni cezbediyor.

* Okan'ın programına çıkmayı kabul etmenizin nedeni neydi peki?
Benim programıma son verdiler, sesim kısıldı.

* Çok konuşmaktan mı?
Nodül oldu, ameliyat oldum. Bir de orayı yeniliyorlardı. Çok eskimiş adamlar vardı, yeni adamlar çıkarttılar oraya... Arada bir Okan oradaki programına çağırıyordu beni, ben de ilk programımı Okan'la açardım, adettir. Yani birbirimizi seviyoruz. Birşeylerini beğeniyorum, neyi beğendiğimi biliyorum. Onun da bende neyi beğendiğini bilemiyorum.

* Sormadınız mı hiç?
Sorarsanız cevap alamazsınız Okan'dan.

* Neden? Çok konuşkan değildir... Ben şunu sordum, 'Sen gel dersen ben seni severim ve gelirim ama benden ne bekliyorsun?' 'Gel, orada senin bulunman benim için avantaj' dedi. Bulunuyoruz şimdi.

ORASI ÇOK TELAŞLI VALLA
* Okan hedef kitlesini artırmak mı istedi?
Sanki bir kontrast olsun istedi zannediyorum.

* Ağırbaşlı bir kişilik mi olsun istedi?
Bir başka, farklı bir dünya görüşü. Oraya gelenler eğleniyorlar ama ben aktör değilim netice itibariyle, ben kendimim. Bana diyor; 'Sen aklından geçeni söyle!' E şimdi benim aklımdan geçiyor; Seda Sayan bir çocuğu sevmiş, adı neydi çocuğun?

* Nihat Doğan...
Nihat Doğan, o da pek yakışıklı, şeker bir adam. Benim içimden geleni söylemem gerekse diyeceğim ki; 'A Seda kızcağızım, sen bunu sevmişsin, koynuna al, evine al, niye peşine taktın gezdiriyorsun her yerde?' Orada o lafı etsem nazik olmaz, program bozulur. 'Sen kendin gibi ol' diyor, nasıl olayım!

* Bunu Okan'a söylediniz mi peki?
Orada kıyametler kopuyor... O geldi mi bu gitti mi, onu getir bunu getir, ışıklar açılsın... Ben bir kenara oturuyorum, çok telaş valla...

* Yoruyor mu sizi?
Ben cumartesi günleri çalışmadığım için uyuyorum biraz, o kadar uykucu da değilim.

* İlk programlarda uykunuz geliyordu gibi...
Benim için susmak evlat çok zor bir iş. Orada bakıyorum program Okan'ın programı, ben zevzeklik etsem ölçüsüzlük olur diye mümkün mertebe edepli bir adam olarak sual sorulunca cevap vereyim diye oturmaya çalışıyorum...

BELGİN ÇOBAN GÜNAYDIN

DİĞER GÜNAYDIN HABERLERİ
 Keşke çekmeseydim!
 Catherine ile evli olmak bir lütuf
 Nişantaşı yeni yıla sokakta girecek
 Yeni bir yıla girerken yalnızlığınızı paylaşın
 Saçlarda 2006 rüzgarı
REHA MUHTAR
'Ar'sız bir mekan: Cahide 15
İzzet Çapa'nın yeni açtığı...
Vajinismusa botox'lu çözüm
Vajinismusa botox'lu çözüm
Bir seansta vajina girişindeki adalelerin üç farklı yerine botox...
By Tatlıses gömlekleri geliyor
By Tatlıses gömlekleri geliyor
Ünlü sanatçı İbrahim Tatlıses, İbo Show'da giydiği gömleklerin...
Avşar'la aynı yere gitmiyor
Avşar'la aynı yere gitmiyor
Ünlü sanatçı Gülben Ergen ve eşi Mustafa Erdoğan geçitiğimiz günlerde...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.