Mosturoğlu ve Cem Papila sınıf arkadaşı
Şekip Mosturoğlu kardeşim bana mektup gönderdi... 3 tam sayfa mektup... Benim yazdığım iki üç konu için, cevaplarını veriyor... Diğer kısımlarda da yaptıklarını ve de yapmadıklarını anlatıyor... Söylediklerinde, benim yazdıklarımla ilgili kısımları size aktaracağım... Şekip kardeşim diyor ki, "Başkan Vekilliği görevimden Sayın Aziz Yıldırım'a danışarak bilgisi dahilinde istifa ettiğim kesinlikle doğru değildir..." "Levent Bıçakcı ve Hasan Doğan'ın ifade ettiğini söylediğiniz haberin içeriği de doğru değil" diyor... Şimdi bir şey söylemiyorum... Devam ediyorum... "Türkiye Futbol Federasyonu'nda göreve başladığım günden bugüne kadar Sayın Aziz Yıldırım ve hiçbir Fenerbahçe yöneticisi hiçbir konuda benden ricada bulunmamıştır... Aynı dönemde, Yıldırım Demirören, Özhan Canaydın, Atay Aktuğ ve pekçok kulüp başkanı tarafından şahsıma yönelen sayısız ricaları, elimden geldiğince gerçekleştirme çabası içinde oldum..." İfade aynen böyle... Demek ki neymiş?.. Aziz Yıldırım ve arkadaşlarından Şekip kardeşime hiçbir rica gelmemiş... Buna karşın, Beşiktaş, Galatasaray, Trabzonspor ve diğer kulüp başkanlarından rica gelmiş, Şekip kardeşim de yerine getirmiş... Peki bunun sonunda ne olmuş?... Şekip kardeşim hiç ricasına muhatap olmadığı, hiçbir ricasını yapmadığı, sevgili Aziz Yıldırım'ın kontenjanından Futbol Federasyonu delegesi olmuş.. Hep ricalarını yerine getirdiği Beşiktaş, Galatasaray, Trabzonspor ve diğer kulüp başkanları, herhalde ricalarını yerine getirdiğinden olsa gerek onu kendi kulüplerinden delege göstermemişler... Bu nasıl iştir Şekip kardeşim? Sen, her kulüp başkanına ricayla iş yapıyorsun, bir tek Fenerbahçe Başkanı bu durumdan muaf oluyor... Ama sevgili Aziz Yıldırım, hiç ricada bulunmadığı Şekip kardeşimi kendi listesinden delege gösteriyor... Vallahi mükemmel... Şapka çıkartıyorum...
Şekip kardeşimin mektubundaki ikinci soruya cevaba geçelim... Hani sormuştum ya; Şekip Mosturoğlu ile İnönü'yü kırmızıya boyayan Cem Papila isimli hakem arasında Hukuk Faktültesi'nden bir arkadaşlık var mıdır?.. Şimdi cevabı okuyalım... "Sayın Cem Papila ile 1984-1988 yılları arasında Hukuk Fakültesi'nden arkadaş olduğum doğrudur.." Neymiş? Cem Papila ile Şekip Mosturoğlu Hukuk Fakültesi'nde öyle okuldan değil, sınıftan arkadaşmışlar... Yani sınıf arkadaşıymışlar... Hukuk Fakültesi'ne beraber girip beraber mezun olmuşlar... Sınıfta da iki benzemez değil, iki arkadaşmışlar... Cevabından öyle anlıyorum Şekip kardeşimin... Şekip kardeşim devam ediyor: "1988 yılında okulu bitirdiğimiz tarihten bu yana, aynı mesleği yapıyor olmamıza rağmen hiçbir görüşmemiz, karşılıklı ziyaretimiz, ortak işimiz olmamıştır..." Bu cevabı da hem Şekip kardeşimin mektup gönderme nezaketine hem de objektif yayıncılık ilkesine uygun olarak yayınlıyorum... Hukuk Fakültesi'nde aynı sınıfta dört sene dirsek eskittikten sonra, yıllar içinde aynı dünyaya giren iki arkadaş nasıl olur da birbirlerinin hiç hatırını sormaz?.. Bir telefon olsun etmez?.. Bir yerlerde karşılaştığında bir hal hatır sormaz, bir öpüşmez, bir koklaşmaz?.. Bir telefonla olsun hal hatır sormaz?.. Şekip kardeşimin sözlerinden anlıyorum ki; dört yıl aynı sıralarda arkadaş olan Cem Papila ile Şekip kardeşim, yıllar sonra ikisi de futbolun içinde olduğu halde, Cem Papila'yla ne karşılaşmışlar, ne el sıkışmışlar, ne birbirlerini ziyaret etmişler?.. Bu da sevgili Aziz Yıldırım örneğine benzedi.. Şekip kardeşim, listesinde olduğu Başkan dışında herkesten rica kabul ediyor, yerine getirmeye çalışıyor.. Şekip kardeşim sınıf arkadaşı dışında herkesle konuşuyor, görüşüyor, hal hatır soruyor, arkadaşlık yapıyor.. Sınıf arkadaşlıyla hiç görüşmüyor.. Vallahi enteresan adam bizim bu Şekip.. Gözlerinden öperim kardeşim..
|