Zengin mahallesine taşınmak
Karayolu Taşıma Yasası iki yıl önce çıkarıldığında bu kadar gürültüye sebep olacağını tahmin etmek zordu. Zira, sektörde faaliyet gösteren bir çok şirket karayolunun yıllardır çektiği eksikliğin giderilmesinin çok iyi olacağı görüşüyle yeni yasayı adete devrim gibi bir gelişme olarak görmüştü. Ancak geçen sürede yeni yasadan şikayetçi olan orta ve küçük ölçekli firmalar sesini yükseltmeye başladı. Bu sebeple dün İstanbul Ticaret Odası'nda (İTO) başkanlığını üstlendiğim, 'AB Eşiğinde Karayolu Mal Taşımacılığı Sorunları ve Çözüm Önerileri Paneli' düzenlendi. Bu kadar uzun süren, bu denli tartışmalı geçen bir panele daha önce şahit olmadığımı belirtmeliyim. Ayrıntılara geçmeden önce, dün saat 10.00'da başlayan paneli, 16.30 sularında bitirebildiğimizi de belirteyim. 10 Temmuz 2003'te çıkarılan 4925 Sayılı Karayolu Taşıma Yasası ve bu yasa paralelinde 2004'te çıkarılan yönetmeliğin ne denli rahatsızlığa sebep olduğunu sektör temsilcilerinin yakınmalarından anladım. Çünkü, sektör temsilcileri bugüne kadar geçerli olan yasa ve yönetmeliklere uygun olarak kurulmuş olan şirketlerin ticaret yapmaları ve çalışmalarının yeni düzenlemeyle engelleneceğini ifade ediyorlardı. Yeni yasaya göre, mevcut firmaların yeni yatırım yapmaları, fahiş ücretler ve teminatlar ödeyerek yeni yetki belgeleri almaları gerek. Büyük çoğunluk bu rakamları ödeyecek güçte değil. Panelin ilk bölümünde, sektörün sivil toplum kuruluşlarını temsil eden yetkilileri, sıkıntılarını ayrıntılarıyla gündeme taşıdı. İkinci bölümde ise söz uzmanlarındı. Dr. Can Baydarol ve Galatasaray Üniversitesi'nden Prof. Dr. Samim Ünan hem sektörün geleceğini hem de 25 Şubat 2005'te yürürlüğe girecek yeni yasayı değerlendirdi. Sonrasında katılımcıların gerginliği arttı. Çünkü, istenen yüksek rakamların AB Mevzuatları' na uygunluk için çıkarılan yeni düzenlemelerle ilgisi olmadığını Baydarol, başta Anayasa olmak üzere kendi hukuk düzenimizle bağdaşmadığını da Ünan gündeme getirdi.
Alkışlı protesto yapıldı Biz bu tartışmaları yaparken panele katılacağı bilinen Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Kara Ulaştırması Genel Müdürü Talat Aydın, İTO Başkanı Murat Yalçıntaş, Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) Başkanı Çetin Nuhoğlu ve diğer temsilcilerle mevcut rahatsızlıkları asgariye çekebilmek için yan salonda toplantı halindeydi. Kamu tarafından şikayetlerini dinleyecek temsilci gelmediğini sanan karayolu firmalarının temsilcileri doğal olarak karamsarlığı kapıldı. Şikayetlerini iletebilecekleri en üst makamı temsil eden Bakan Yıldırım'ın gelmediğini ve sorunlarıyla baş başa kalacaklarını zannetti. 200'ün üzerindeki sektör temsilcisi, panel salonunda alkışlı protestoya ve slogan atmaya başladı. Sakinleştirmek görevi de böyle durumlara alışkın olmayan bana düştü. Kendimi biran TBMM'de milletvekillerini yatıştırmaya çalışan Bülent Arınç gibi hissettim. Ortam yatışınca Bakan Yıldırım, bürokratlarıyla salonu girdi. Bakan Bey'de yaşanan tartışmalar, sözlü sataşmalar üzerine 'Bizim Meclis'i geçtiniz' yakıştırmasını yaptı. Sonuçta yeni yasa getirdiği ağır yükümlüklerden şirketlerin nasıl kurtulacağını dair tam bir çözüm çıkmasa da uzun bir zaman diliminde Bakan Yıldırım, sorusu ve sorunu olan herkesi dinleyip atmosferi yumuşattı ve çözüm sözü verdi. Ve görüldü ki, zengin mahallesine (AB) taşınmakla zengin olunmuyor, çalışmak gerekiyor.
|