"Önceden uyarmıştım"
TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi dün hükümet ile arasındaki gerginliği noktaladı. Bunda, her iki tarafın da hassasiyetinin rol oynadığı anlaşılıyor. Ancak, siyaset, bürokrasi ve ekonomi çevrelerinin merak ettiği bir soru var: "Başbakan, TÜSİAD'a tepkisini neden bu kadar yüksek perdeden dile getirdi?" Sorunun yanıtı da, iki gündür Ankara'da ortaya çıkmaya başladı. Başbakanlık Sözcüsü Akif Beki dün "TÜSİAD'ın 20 dakikadan biraz fazla süren Sayın Başbakan ile görüşmesinin detayı hakkında bilgim yok" dese de Erdoğan'ın tepkisiyle ilgili Başkent'te birkaç kanaldan, şu benzer bilgi aktarılıyor. TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı ve Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mustafa Koç ile Başbakanlık'taki görüşmesinde Erdoğan'ın uyarıları olmuş.
"Ben de yüklenirim" Ekonomik programın aksamaması için siyasi risk aldıklarını, bundan da özel sektörün nasiplendiğini söyleyip eklemiş: "İçki yasağı gibi, diğer yapay gündemlere lütfen siz de girmeyin. Bu tip meselelere girip de huzursuzluk yaratmayın..." Ardından şu uyarıda bulunmuş: "Eğer bu konulara girerseniz, ben de size yüklenirim..." Sabancı'nın Orhan Pamuk ve gazetecilerin ifadeleri nedeniyle yargılanması, Koç'un da Rektör Aşkın hakkındaki sözlerine ilk tepki bakanlardan gelmiş. Buna bir de Seçim Yasası'ndaki değişiklik talebi eklenince, hükümette bir süredir var olan, "CHP-Çankaya odaklı, birileri düğmeye mi basıyor" kaygısı canlanmış. Sinirler gerilmiş, Erdoğan da "yaptığı uyarı çerçevesinde TÜSİAD'a yüklenmiş..."
TOBB'daki sözler Peki, Erdoğan'ın TÜSİAD'a yüklendiği TOBB Yönetim Kurulu'nun Türkiye ekonomisi ile ilgili toplantısında dile getirilenler çok daha hafif miydi? Aksine, basına kapalı gerçekleşen toplantıda söylenenler çok daha eleştirel. Örneğin; geçmiş 11 aya göre senet ve çek protesto oranında, yüzde 81 artış olduğu anlatılmış. İşsizler ordusuna her yıl 100 bin kişinin katıldığı vurgulanıp, bugün için 5 milyon kayıtlı işsize bu sayının çıktığı bildirilmiş. Son dönemde kapanan işletmelerden örnekler sıralanıp, "45 bin bakkal, dükkanına kilit vurdu" denilmiş. Ekonominin makro düzeyde iyi olmasına rağmen, mikro düzeyde sosyal problem yaratmaya doğru yol aldığı anlatılmış. Yatırım indirimini kaldırmakla Maliye Bakanı'nın hata yaptığı kaydedilmiş. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, bu veriler aktarıldıktan sonra şöyle demiş: "Her hafta üç ilde toplantı yapıyorum. Bu rakamlar oralarda dinlediklerimi doğrulanıyor..." Erdoğan'ın tepkisi ise şöyle aktarılıyor: "Hayret... Oda başkanlarını toplayın, ben de bakanlarımı alıp geleyim. Onları dinleyelim sorunların aşılması için yerinde talimat vereyim..."
Konya'dan Hyundai'ye Özetle, özel sektörün iki önemli kuruluşunun yaklaşımı ülkenin daha iyiye gitmesine dönük. Örnek mi; Trakya'da yatırım yapacağı yeri hükümetin endüstri bölgesi ilan etmekte direndiği Hyundai Otomobil Fabrikası'na, Konya Ticaret Odası (KTO) Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Üzülmez bugün şu çağrıda bulunacak: "Organize sanayide 4 milyon metrekare arazi tahsisi, elektrik ve doğalgaz dahil fabrika alt yapısının teslimi, otomotiv yedek parçasını 10 yıl süreyle piyasadan yüzde 10 daha ucuza satma..." KTO'nun Hyundai'ye taahhütleri bununla da bitmiyor: "Fabrikada çalışacak işçilerin 3 bininin Konyalı olması şartıyla, işçi başına 15 bin dolardan, toplam 45 milyon dolar teşvik primi..." Hazırladıkları protokolü Başbakan'a fakslayıp Bakan Ali Coşkun'a da elden teslim etmişler. Daha ne olsun...
|