kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   Son Dakika
   Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Filmin sevileceğini tahmin etmiştim
Filmin sevileceğini tahmin etmiştim

Çetin Tekindor "Babam ve Oğlum"un galasına gitmekten çekinmiş. Filmi bir sabah seansında oğluyla birlikte izlemiş.

"Bunca yıl sonra, oyuncağını kaybedip yeniden bulmuş bir çocuk gibiyim. Sanırım artık tiyatrodan çok sinema yapacağım. Bunun zevki bambaşka." Nedir başkalık? "Bir kere, oyununuzu çok daha iyi denetliyorsunuz. Tiyatroda karakter adım adım oluşturulur, her akşam değişebilir. Sinemada tüm çabanızla, bir kerede en iyiyi yaratıyorsunuz. Kısa bir sürede çok değişik duyguları çıkarıp hayata geçirmek gerekiyor. Bir kerede en iyisini, hatta mükemmelini yapmanız lazım. Geriye dönüş yok. Ama o ölçüde de yarına kalıyor oyunculuğunuz, ölmezleşiyor."

TİYATRODAN BIKTI MI
Tekindor biraz düşünüp soruyor: "Acaba tiyatrodan bıktım mı, ne dersiniz? İnsanı yıpratan bir süreç. Aylarca, kimi zaman yıllarca aynı metni okuyorsunuz. Galiba artık sabrım kalmadı." Sanatçı filmlerini izlemeyi sevmiyor: "'Anlat İstanbul'u hala izlemedim. Kendimi izlemekten sanki korkuyorum: hatalarımı görürüm diye." Bütün Türkiye'nin giderek artan bir ilgiyle izlemeye koştuğu "Babam ve Oğlum"u görmüş mü? "Galasına gitmedim. Çekindim, ayaklarım gitmedi. Sonunda 17 yaşındaki oğlumla bir sabah seansına gidip izledik. Film başladıktan hemen sonra girdik, bitmeden de çıktık." Tüm bunlar, anladınız, Tekindor'un o benzersiz tevazuundan ve çekingenliğinden kaynaklanıyor. Peki, beğenmiş mi? "Evet, çok beğendim, çok etkilendim. Derinliği olan boyutlu bir film olmuş. Kendi oyunumu da ilk kez beğendim: galiba tam bir karakter çizmeyi başarmışım." Bu filmde ilk kez bir taşra insanını oynamış. Bu yüzden rolü kabul etmekte duraksadığını söylüyor. Hele Ege aksanıyla konuşmak, onu çok ürkütmüş. Peki, bu lehçe sorununu nasıl çözümlemişler? "Yönetmen sayesinde. Çağan Egeli, Seferhisarlı. Aksana çok hakim. Bize çok bilgi verdi ve yönlendirdi. Örneğin yöre insanını anlatırken 'oranın insanları tepesi deliktir' dedi. Yöre halkı özellikle kadınlar için öyle dermiş: çok konuşkan, sesleri tiz bir şekilde sanki tepesinden fışkıran anlamına... Sonra yöre insanının nasıl çabuk öfkelenip çabuk barıştığını, kızgınlıklarını çok samimi yaşadığını da anlattı." Tekindor yine de çekimlere Egeli bir öğrencisini götürmüş: Bilkent'ten Emrah Eren... "Vaktiyle ben ona bir şeyler öğretmiştim, o da bir buçuk ay boyunca Ayvalık'ta kaldı ve benim aksanımı denetledi." Çetin bey, filmin başarısını öncelikle senaryonun güzelliğine bağlıyor: "Senaryoyu aldığımda sanki büyülendim, elimden bırakamadım, sahne sahne oynamaya başladım. Çok güzel diyaloglar vardı. O hastane sahnesinde Eugene O'Neill, Edward Albee vardı. O kollarımı açtığım sahne ise yine çok iyi yazılmıştı, ben de oyunumla sanırım biraz Shakespeare kattım, Pirandello kattım. O sahnede Prospero vardır, 4. Henry vardır. Çağan tüm bu yazarları düşünerek yazmış demek istemiyorum ama o derece yetkinlik vardı. Sekiz yaşında bir çocuğa 'insan büyüyünce hayalleri küçülür mü?" diye sordurmayı ancak Çağan düşünebilirdi."

SULTAN'LA OYNAMAK
Hüseyin Efendi karakterinin kendisinden çok farklı olduğunu, ama öylesine iyi yazılmış bir role girmekte zorlanmadığını söylüyor. Yönetmenin oyuncusuyla ilişkisine de hayran: "Onun doğasında oyunculuk var. İstese çok iyi bir oyuncu olurdu." Tekindor filmi çekerken sevileceğini kestirmiş: "Çağan o kadar iyimser değildi. Bense filmin seyirciyi yüreğinden vuracağını sezmiştim ve bunu söyledim." Bu başarıyı neye bağlıyor? "Çok hızlı bir tempo içinde yaşıyoruz. Bazı kavramları, bazı ilişkileri gerçekten değerlendirmeden atlayıp geçiyoruz. Sevgi, dostluk, aile ilişkileri yüzeyselleşti, yıprandı. Film tam zamanında geldi galiba ve tüm yitirdiğimiz şeyleri bize anımsattı." Filmi çekerken, tüm oyuncuların bir büyük aile gibi olduklarını ve filmden sonra da görüştüklerini söylüyor. Peki, baba-oğul ağlamışlar mı? "İlk izleyişimde, galiba hata ve eksiklerimi aramaktan ağlamaya vakit bulamadım. Belki bir daha izlersem... Oğlum sanırım ağladı ama bana göstermedi." Filmdeki torunu küçük Ege Tanman'la ilişkileri çok iyi, şimdi de haberleşiyorlar: "Bana sürekli yazar. Geçenlerde yeni dizim 'Ödünç Hayat'ı izlemiş, 'bıyıkları kesmişsin, iyi olmuş, gençleşmişsin' diye mail attı, ben de teşekkür ettim!" Sinemayı sürdürecek, yeni bir film önerisi almış. Geçmişte en büyük pişmanlığının Türkan Şoray'la oynayamamak olduğunu söylüyor: "İki kez bu fırsat önüme geldi. İlki 'Ada', ikincisiyse 'Soğuktu ve Yağmur Çiseliyordu'. Ama ilkinde turnem vardı, ikincisinde ise rolün bana uymadığını düşünüp kabul etmedim. Umarım bir üçüncü fırsat olur ve bu kez artık mutlaka oynarım."
DİĞER GÜNCEL HABERLERİ
 Nazi kamplarındaki Türkler
 Çoktan susmuş sesin dinmeyen yankısı
 Put değil bin yılın kanatları onlar
 20. yüzyılın aklı Sartre 100 yaşında
 Bu romanlar edebiyatta değil adliyede konuşuluyor
 Bu Japon'a Türkiye yasak
 Dedektif cinayeti sezgileriyle çözdü
 Ayda 200 YTL'ye siyahi futbolcu
 Bu savcıya dikkat
 Abidin Dino'dan panorama
 Portakal Ağacı'nda sanat var
 Hakkari ümitle adaleti bekliyor
 Başbakan'ın koruması da Kürtçe konuşuyordu
 Paris varoş isyanını çıkartanlar özgürlükçü mü, çapulcu mu?
 Gözlerinde dünyalar gizleyen genç
 Tuna Kiremitçi'nin biten evliliğine tanık oldum
 Asyalı çocukların güzel meleği
 Etiler'e cami yolda
 Dönmeyi unutan göçmenlerin öyküleri
    Pazar Sabah Yazarlar
  » Güncel
    Hobi
    Röportaj
    Gurme
    İyi Yaşa
BALÇİÇEK PAMİR
Kendinizi şımartın oyun oynamaya gidin
Cumartesi cep...
MEHMET ALTAN
Işık'ın dedesi, Orhan Kemal'in babası Abdülkadir...
REFİK DURBAŞ
Gönülden düşen şiir
Şiir kitabı yayınlayan yayınevi...
KAZIM KANAT
Roma'da spagetti Porto'da şarap sorma!
Bizim Levent...
ÖNCEL ÖZİÇER
Bedel ödetmeyen hayat arkadaşı
Ben öyle hayvanlarla...
THY 2006'da farklılaşacak
THY 2006'da farklılaşacak
Yeni uçaklarla filosunu genişleten Türk Hava Yolları, yolcularına...
Atlasjet'in A319'u geldi
Atlasjet'in A319'u geldi
Dört adet Airbus A-319 sipariş eden Atlasjet ilk uçağına kavuştu.
Çocuk da yaparım iç çamaşırı defilesine de çıkarım
İkinci çocuğunun doğumundan sadece iki ay sonra ünlü iç giyim markası...
Kendiniz için yaşayın
Sevdiklerinize kendinizle aynı derecede değer vermek hiç de zor...
İdeolojinin keskin kılıcı bilimin ışığını söndürdü
Rektör Yücel Aşkın'ın başlattığı Van yöresine ait Norduz koyun ve keçisinin yok...
Rejans'ın mutfak sırları kitap oldu
İstanbul'un en eski Rus restoranı tarihi ve yemekleriyle kitap haline geldi.
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.