Tasarrufu bırak tüketmeye bak!
Başlıkta yer alan bu tespitin rakamları bitişikte yer alıyor. Yılın 11 aylık döneminde yurtiçi yerleşiklerin tasarrufları reel olarak sadece yüzde 6.1 düzeyinde arttı. Bu da, reel faizin, borsa ve yatırım fonu getirilerinin altında kalıyor.
11 aylık eğilimler Bu yılın ocakkasım döneminde tasarruf dünyasında bazı eğilimler ortaya çıkmış. * Örneğin emeklilik yatırım fonları ile yatırım ortaklıklarına hızlı bir yönelme var. Ancak rakamlar henüz çok küçük. * Benzer hızlı yönelme özel finans kurumları katılma hesapları için de söz konusu. Reel anlamda yüzde 26.7 düzeyinde artış kaydetmiş bu hesaplar. * Ancak 2005 yılına mevduata yönelme damgasını vuruyor. Çünkü gerçek kişilerin yerli para cinsinden mevduatları yüzde 25.3 düzeyinde artmış. Zaten en büyük tasarruf kalemi de bu. * Buna karşılık yabancı para üzerinden mevduatlarda yüzde 9'luk reel bir azalma meydana gelmiş. Bu hem kur düşüşünden hem de mutlak rakam olarak azalmadan kaynaklanmış. * En ilginç gelişme ise kişisel tasarruf sahiplerinin devlet iç borçlanma senetlerinden çıkmalarında yaşandı. 11 aylık dönemde gerçek kişilerin tahvil-bono yatırımı yüzde 17.5 düzeyinde azalmış, tüketici fiyatları hesaba katıldığında yüzde 23'lük bir küçülme söz konusu. Yaklaşık 6 milyar YTL'lik bir talvil-bono portföyü azalmasına karşılık gerçek kişilerin mevduatlarında 21 milyar YTL'lik artış kaydedilmiş. Bunda da mevduat faizlerinin zaman zaman Hazine faizini geçmesinin, bankalar arasındaki rekabetin etkisi büyük olabilir. * Yurtiçi yerleşik yatırımcıların hisse senedi portföyü, borsadan giderek uzaklaşmalarına karşılık yüzde 16 düzeyinde arttı. Bu artışın tamamı hisse senetlerinin aynı dönemde yüzde 52 düzeyinde değerlenmesinden kaynaklandı. Yoksa yerli yatırımcıların borsaya yeni para koymalarından değil. Hatta yerlilerin borsadaki payları yüzde 46 düzeyinden yüzde 33'e indi. Artan fiyatlardan dolayı yerlilerin hisse senedi portföyünün yaklaşık 4 milyar YTL artması, yabancı para mevduatından olan kaybı fazlasıyla karşılıyor. Ancak buna rağmen borsa paylarında 13 puanlık azalmaya yol açan hisse senedi satışlarından doğan kazançlar da harcamalar arasında sayılmalı.
Madalyonun öteki yüzü Ekonomide kriz korkusu iyice atlatılmışken, işler iyi giderken, geleceğe güven artmışken, tasarrufların artmayıp yerinde sayması, tüketim artışına bağlanabilir. Nitekim yılın üçüncü çeyrek büyüme rakamları da, özel tüketim artışında hızlanma olduğunu ortaya koyuyor. Son çeyrekte tüketim yüzde 11.5 düzeyinde büyümüş. Yani güven geldikçe Türk halkı tasarruf etmeyip harcamış. Ekonomi büyümüş ama tasarruflar büyümemiş. Nitekim yurtiçi özel tasarrufların GSMH'ya oranı 2002'de yüzde 25.3, 2003'te yüzde 24.6, 2004'te yüzde 21.6 düzeyinden 2005'te yüzde 17.8'e geriledi. Evet Türkiye'de reel faizler yüksek. Ama madalyonun bir de öteki yüzü var. Özel sektörün tasarrufları giderek azalıyor. Türk halkının tüketim isteği reel faizlerden daha yüksek olsa gerek. Bu da, faizleri düşürmenin veya enflasyonu indirmenin önünde bir engel olarak duruyor.
Sonuç "Umutlarımıza göre söz verir, korkularımıza göre hareket ederiz" La Rochefoucauld
|