Semih'li kapanış
Ligin ilk yarısını daha çok üzüntü ve belirsizliklerle tamamladık. Üzüntümüz A Milli Takım'ın Dünya Kupası'na katılamayışı ve Avrupa Kupaları'nda tek bir takımımızın kalmamasıydı. Ligde rekabet biraz daha arttı ama oynanan futbolun kalitesi geçmişe oranla fazla yükselmedi. Futbol Federasyonu'nun geleceği Ocak ayında belli olacak. İlk yarı pek çok takım için hayalkırıklıklıkları ile doluydu. Teknik direktörler ve hakemler açısından da pek parlak sayılmazdı. Bunca şeyden sonra "Hiç mi iyi şey yok?" dediğinizi duyar gibiyim. Genç yıldızlar açısından hiç de fena değildi ilk yarı. Mesela Kayserili Gökhan ve Mehmet Topuz, G.Birliği'nden Mehmet Çakır ve Türk futbolunda savunmanın sol kanadı için yeni bir alternatif olarak gösterilen Sivaslı Hayrettin ilk akla gelen isimler oldular. F.Bahçeli Semih'e ayrı bir paragraf açmak lazım. O, yukarıda saydığımız isimler gibi sürekli ilk 11'de oynayamadı. Ama oynayabildiği zamanlarda hep verimli oldu. Hatta uzatma dakikalarında girdiği Samsun maçında o kısacık süreye bir gol bile sığdırdı. Denizli karşısında 4 gol atması hem sarılacivertli, hem de milli takımın gelecekteki forvetlerinden biri olacağını gösterdi. Ayrıca ilk yarıda birbirinden güzel goller seyrettik. Ligin son haftasında da harika goller atıldı. G.Saraylı Ümit, F.Bahçe'li Appiah, V.Manisalı Zafer ve Konyalı Yasin'in golleri gerçekten çok güzeldi. Futbolcularımız ligde kaleye şut çekerken gösterdikleri cesareti, uluslararası maçlarda da gösterebilseler! İlk yarıda teknik direktör eskitme hastalığımız bitmediği gibi artık kronik hale geldi. Bazı değişimler mutluluk getirmedi. Mesela Ç.Rize de Metin Yıldız'ın yerine Sakıp Özberk geldi ama Sakıp hoca 8 hafta sonra yerini Güvenç Kurtar'a bıraktı. Teknik direktör değişimiyle kısa sürede saadete eren kulüplerin başında G.Birliği geliyor. Diğerleri ümitlerini ikinci yarıya bırakmış durumdalar.
HAMİDOU'YU ANLAMAK Futbol hayatımızın önemli bir parçası artık. Sahalarda sadece bir oyun değil, bazen yaşamın ta kendisini görmek mümkün. Denizli kalecisi Souleymanou Hamidou, bir gün önce ülkesinde ölen çocuğunun acısını kalbine gömüp sahaya çıktı. Birçoğunuz bunu yanlış bulabilir. "Takımına zarar verdi" diyebilir. Ben de doğru bulmadım. Ama onun duygularını ancak kundaktaki yeni doğmuş çocuğu ölen bir insan anlayabilir. Bu yüzden verdiği karara saygı duymak zorundayız. Kamerunlu kaleciye ve Denizlispor ailesine başsağlığı ve sabır diliyoruz. Bu köşede ilk yarı boyunca elimizden geldiğince futboldaki pozitif yönleri ortaya koyup, olumsuz yönleri kişileri fazla üzmeden eleştirmeye çalıştık. Kötü olayları, çirkin hareketleri mümkün olduğu kadar işlemedik. Ligin ikinci yarısı, özellikle küme düşme hattında büyük bir mücadeleye sahne olacak. Umarım ikinci yarı kavgasız, gürültüsüz (bunun mümkün olacağını pek sanmıyorum!) ve futbol açısından çok keyifli geçer.
|