| |
|
|
Fikirlere özgürlük.. Ama sadece bizimkilere..
Entelektüel kesimimiz fikir özgürlüğünü aslanlar gibi savunuyor.. Ama onlara hiç yakışmayan acıklı bir çifte standart içinde.. Fikir özgürlüğü, sadece kendilerinin ve yandaşlarının hakkı. Karşı fikirde olanlar linç edilmeli.. Ad vererek hedef gösteriyorlar. Nobel ödülünü almanın yolunun Türkiye'ye ve Türklere sövmekten geçtiğini sanıp "30 bin Kürt ve 1 milyon Ermeni öldürdük" diye yargısız infaz yapan, ardından "Bu ülkede yaşamaktan utanıyorum" diyecek kadar coşan Orhan Pamuk'un fikirlerini (Hiçbir kanıta dayanmayan iddialarda bulunmak nasıl fikirse) açıklamasını sonuna kadar destekliyorlar. Tamam.. İtirazım yok.. Benim ayni fikirde olduğumu tüm okurlarım bilir.. "Köpeğin havlaması bile bir fikir açıklamasıdır. Bırakın havlasın" diye kaç kez yazdım.. Ama entellerimizin özgürlük anlayışı sınırlı.. Sadece kendi fikirleri özgürdür, bir de yandaşlarının fikirleri.. Ötesine linç!.. Orhan Pamuk'u ve düşüncelerini protesto eden Bedri Baykam'ı hedef gösterir gibi teşhir ettiler. Söz birliği etmiş gibi yargısız mahkum ettiler.. "30 bin Türk, 1 milyon Ermeni öldüren bu ülkede yaşamaktan utanç duyuyorum" demek fikir.. "Sen ne diyorsun arkadaş" demek, suç!.. Bakın entel dostlarım!.. Fikir özgürlüğünü kullanma yollarından biri de, toplanmak ve gösteri yapmaktır.. Anayasa teminatı altında.. Orhan Pamuk'u protesto etmenin en etkin yolu da, onun mahkemesinin yapılacağı binanın önünde toplanmaktır. Bedri Baykam, ki sanatçı olmanın çok ötesinde bir fikir adamı, bir politikacı, bir sivil toplum örgütçüsü, bir Atatürkçüdür, bu protesto için en etkin ve en uygun zemin ve zamanı seçmiştir. Bedri protestosunu orada, Adliye'nin önünde yapmasa ve bir basın toplantısı ile açıklasa, gündeme gelir miydi?. Ana haberlere, birinci sayfalara, köşe yazılarına taşınır mıydı?. Boşa kürek sallama yerine, demiri tavında dövmeyi seçmesi, onun akıllı, zeki ve etkili bir savaşçı olduğunu gösterir. Baykam ve arkadaşlarının tepkisi amacına ulaşmıştır. Geriye entellere, bu arada gerçek bir entelektüel olduğuna inandığım Mehmet Barlas'a sorulan sorular kalacaktır.. Pamuk "Bu topraklarda 30 bin Kürt, 1 milyon Ermeni öldürüldü" diye desteksiz sallamak ve "Bu ülkede yaşamaktan utanç duyuyorum" diye aşağılamakta özgürdür de, Bedri Baykam "Pamuk'un tamamen belirli batı odaklarının üslubuyla, kanıtsız, tek yanlı ve Türkleri haksız duruma düşürecek sözler sarf etmesi, gerek kendisi, gerek ülkemiz adına şanssızlıktır" demesi nasıl yasaktır, açıklarlar mı?. Bedri'nin " Lütfen Pamuk yargılanmasın. Onun yanıtını vermek bizlerin görevi" demesi, Fikir Özgürlüğünün tam da özü değil midir?.
Yumurta atmak bir fikir ifadesidir. Domates atmak da.. Dünyanın en uygar ülkelerinde en sık rastlanan protesto şeklidir. Yumurta Bush'a atılınca, özgür protesto ifadesi, Pamuk'a atılınca "Polisin önleyemediği rezillik" olmaz. Olamaz. Polise Başbakan Erdoğan da Avrupa popülizmi uğruna saldırmış. Gürlemiş.. Soruşturmalar açtırmış. O gün orada burnu kanayan var mı?.. Orhan Pamuk'a zerre fiziksel saldırı ve izi var mı?.. Yok!.. Pamuk otomobiline sapasağlam binmiş ve kendisini protesto edenlere bıyık altından gülerek çekip gitmiştir. Böylesine kritik bir günün, böylesine kazasız bitmesini, protestocuların uygarlığı kadar, polisin önlemleri sağlamıştır. Kutlanması gereken polisi incittiniz Bay RTE!.. Türk yargısına baskı yapan ve saygısızca saldıran Avrupalı iki yüzlülere yaranmak için, polisimizi incittiniz.. Her İstanbul'a gelişinizde sizi korumak için halkını bile unutan polisi hem de..
|