"Cumhuriyet'i çok sevmiştim..."
Şişirilen konuya özellikle girmedim... Çünkü yorumları fazla şişik buldum... Çünkü yüz binlerce satan gazetelerin sürmanşetlerini kaplamasını, günlerce fırtınalar yaratmasını manidar bulmasam da anlamsız buldum... Hasan Cemal'in Berin ve Nadir Nadi üzerine atışmalarının, İlhan Selçuk'a sataşmalarının, nasıl bu kadar fırtına koparabildiğine, nasıl sayfalarca yer bulduğuna hayret ettim... Manşet atarak tarih yazanların sübjektivizmine parmak ısırdım... Olay İlhan Selçuk'un dediği gibi, Cumhuriyet gazetesine ve dolayısıyla Cumhuriyet rejimine yönelik bir plan mıydı?.. Hedef, Cumhuriyet gazetesini küçültmeye çalışırken, Cumhuriyet'in ilkelerini de mi yok etmekti?.. Dünya ya da Amerika çapında bir büyük planın parçası mıydı?.. Yoksa, Hasan Cemal isimli bir Genel Yayın Müdürü'nün intikamı mı?..
"Cumhuriyet'i çok sevmiştim..." Öyle diyordu Hasan Cemal kitabının başlığında... Hangi Cumhuriyet'i çok sevmişti acaba Hasan Cemal?.. Devrimci ulusalcı, cumhuriyetçi ve laik... Bu Cumhuriyet'i mi çok sevmişti Hasan Cemal?.. Sanmam... Çünkü Hasan Cemal esas olarak devrimci değil liberal, ulusalcı değil global, Cumhuriyetçi değil demokrattı... Kendi yaşam tarzı laik olsa da, savunduğu sistem, fazlaca demokratikti... İnançlar konusunda materyalist ve ateist olsa da hayata bakışı pragmatistti... Gözü ulusu görse de, gönlü öncelikle batıyı arzuluyordu... Bu göz, bu gönül, bu inanç ve bu tarzla Hasan Cemal Cumhuriyet'i çok sevemezdi... Olsa olsa, kendi genel yayın yönetmenliğini yaptığı sırada yaratmaya çalıştığı Cumhuriyet'i çok sevmiş olabilirdi... Oysa O Cumhuriyet, Cumhuriyet değil, Hasan Cemal'di... Hasan Cemal kendi değiştirmeye çalıştığı Cumhuriyet'i çok sevdiğini söylüyordu... Yanlış söylüyordu... Sevdiği Cumhuriyet değil, kendisiydi...
Kendisini seviyordu ve kendisini sevdiği için kendisinin değiştirmeye çalıştığı şeyi de seviyor görünüyordu... Oysa Hasan Cemal bilmeliydi ki... Cumhuriyet'in fikirleri, ilkeleri, düşünceleri ve sistematiği, kendisi genel yayın yönetmeni olmadan önce de vardı... Sadece İlhan Selçuk'ta değil, Uğur Mumcu'dan Ahmet Taner Kışlalı'ya kadar basın şehitlerinde vardı... Cumhuriyet fikriyatı ve zikriyatı ile Türkiye'de Cumhuriyetçi bir mihraktı... Onu beğenebilirdiniz... Onu beğenmeyebilirdiniz... Onu sevebilirdiniz... Onu sevmeyebilirdiniz... Ama onu 180 derece değiştirip, kendi oyuncağınız yapamazdınız... Sil baştan yapmak istediğiniz şeyi çok seviyorum diyemezdiniz... Cumhuriyet'te yaşananlar bir kişilik kavgası ya da kişisel iktidar mücadelesi değildir...
Cumhuriyet'te yaşananlar, iki dünya görüşünün çatışması, kavgası ve yollarının ayrılmasıdır... Hasan Cemal'in bu olayı bir yenilgi olarak gördüğünü biliyorum... Oysa yenilgi kişisel değil, ideolojiktir... Cumhuriyet'i değiştirmeye Cumhuriyet izin vermeyecektir... Çünkü Cumhuriyet'i değiştirmeye, Cumhuriyet izin verse, Cumhuriyet, Cumhuriyet olmaktan çıkacaktır... Hiçbir Cumhuriyet kendi kuyusunu kendi elleriyle kazmaz... Hasan Cemal bu olayı böyle görürse kafasında sorun kalmaz... Unutmamalıdır ki, Cumhuriyet, "devrimci, ulusalcı, cumhuriyetçi ve laiktir..." Kendisi, "liberal, global, aşırı demokrat ve pragmatiktir..." Şu anda yazdığı yazılara ve fikirlere bir baksın!.. Gerçekten bu fikriyat ve neşriyatla Cumhuriyet'i yönetebileceğine inanmakta mıdır?..
|