Vatandaşın açık pozisyonu...
Türk ekonomisinin en güçlü motorlarından Bursa'da, şehir içi trafiği gibi işletmelerinin durumları da içinden çıkılmayacak hal almış... Çin'in dayanılmaz ağırlığı en çok bu ilde hissedilmiş. Çok ucuza ithal edilen Çin ipliği ve kumaşı, tekstil cenneti Bursa'daki işletmeleri kapanma noktasına getirmiş. Bir çoğu kapısına kilit vurmak için fasılalı işçi çıkarmaya başlamış bile... Şubat ayından itibaren iki fabrika sahibi daha fabrikasını kapatıp, işçilerini çıkaracağını duyurmuş. "Bugünden gidin kendinize yeni iş bulmaya başlayın" demiş. Tekstil işiyle uğraşan işadamının anlattığına göre, Almanya, Yunanistan üzerinden getirilen Çin malı dahi Türkiye'deki üretimden katlarla ölçülebilecek oranda ucuza mal oluyor. Bu nedenle fabrikayı çalıştırmak yerine, Çin'den doğrudan ithalat yapma yoluna gitmek daha karlı bir uğraş haline gelmiş. Bir zamanların fabrikatörleri, bugünün büyük tekstil ithalatçısı olabilmek için kolları sıvamış. Sadece tekstil değil, diğer alanlarda da yatırım daralmaya başlamış. Örneğin otomotiv yan sanayi... Buna neden de ilginçtir dolaylı yoldan gelen Çin cenderesi. Almanya ekonomisinin Çin'den etkilenmesi ve yedek parçanın bu ülkeden çok daha ucuza mal edilmesi, dolaylı olarak Türk sanayicisini kıskaca almış. Mudanya sahilinde öğle yemeğinde buluştuğumuz bir işadamının şu sözleri Bursa'daki durumu anlatmaya yetiyor: "Artık, üretip vergi, işçi ile uğraşacağına alsata gir, hiç değilse karını bil diyoruz..."
Küçük işletmeler Sorun sadece fabrikaların kapanmasında değil. Onlara taşeronluk yapmakta olan küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin de arka arkaya kepenk indirmiş. Sanayileşme sürecinin kıskacı onları da boğarken, buna direnmek için iş yerlerini bütünleştirip ayakta kalma formülünü de bir türlü bulamamışlar... Mobilya sektörünün can damarı durumunda olan İnegöl dahi ithalata yenik düşmüş.
Açığa pozisyon Bu durum bir zamanlar işsizi en az olan kentte durumu tersine çevirmiş. İşsizlikteki artış, beraberinde hırsızlık ve kapkaç olaylarını yükseltmiş. Bir zamanlar fabrika inşaatlarının yükseldiği Bursa'da, şimdi konuta yatırım başlamış. Özellikle de yasası Meclis'e gönderilen Mortgage sisteminin başlayacak olması ve bankaların konut faizlerini büyük oranda aşağı çekmesi alımları da yükseltmiş. Bir çok yerde olduğu gibi bu noktada da paradoks yaşanmaya başlamış. Bir iş gezisi için geldiğini söyleyen banka genel müdür yardımcısının şu sözleri Bursa'daki durumu anlatmaya yeter: "Fabrikalar işçi çıkarmada kararlı. Ancak o işçilerin bir çoğu da bankalardan kredi alıp ev sahibi olma umuduyla başvuruda bulunmuş. Bir yandan kredi kartı borçları artmış. Buna bir de konut kredisi faizi binmiş." Yaşanan bu gerçeğe ilişkin benzetmesi de ilginç: "Geçmişte bankaların açık pozisyondan kazanmaya çalışırdı. Olmadı battılar. Şimdi ise vatandaş açık pozisyondan kazanmaya çalışıyor. Bu da olmayacak..." İsmail Ertürk'ün de makalesinde vurguladığı gibi; "döviz kuru, dış ticaret açığı, yabancı sermaye, bankacılık reformu gibi makroekonomik dengelerin ötesini görmeyen ekonomik bakış açısına sahip olmanın" getirdiği mikroekonomik bunalım ortaya çıkmış. Bir zamanların zengini bol, işsizi az Bursa'da çark tersine dönmeye başlamış. İskenderin, köftenin, kestane şekerinin tadı kaçmış...
|