|
|
|
|
|
|
Ya anne baba hastalanırsa!
Bir anne babanın dayanamadığı tek şey çocuklarının hasta olması. Yavrunuz ateşler içinde yatarken ve siz çaresiz bir şekilde başucunda beklerken hep şöyle şeyler geçiyor içinizden: "Keşke hasta olmasaydı da yaramazlık yapsaydı, ortalığı dağıtsaydı, beni delirtseydi ama şöyle alevler içinde yatmasaydı..." Kızım beş günlük bir hastane tecrübesi geçirdiğinde hayat bizim için gerçekten de dayanılmaz bir hal almıştı. Hastalık sonrasında eve dönüş bile zordu. "Yürüyemiyorum" diyerek odalar arasında emeklediğini görünce hepimiz hüngür hüngür ağlamıştık. Onların hastalığı evet çok zor; Tanrı kimseye göstermesin de, peki anne baba hastalanınca ne oluyor? Çocukların anne ve babalarının hastalanmasına üzüldükleri bir gerçek; onların da küçücük yürekleri böyle bir durumdan hoşnutsuz. Örneğin annelerinin her zamanki gibi kalkıp yemek yapmasını, "odanı topla!" demesini, bir iki güldürme, kızdırma, oyun numarası yapmasını falan istiyorlar şiddetle. Hayat her zamanki gibi akıp geçsin diye diliyorlar. Bunları yapamayacak kadar halsizseniz bunu da fark ediyorlar tabii. O zaman da sizi iyileştirmeye çalışıyorlar. Onların o sevimli halleri hasta insanı biraz neşelendirse de; çocukların hayal ettikleri gibi birden bire ayağa kalkmak mümkün olmuyor tabii.
KIZIM, DOKTORUM OLURSA! Bakın kızım geçen akşam beni iyileştirmek için neler yaptı: Önce buz gibi bir kolonyalı mendil alıp ben fark etmeden sırtımı onunla silmeye çalıştı. Birden bire irkilip arkamı döndüm ama bu kızımı yıldırmadı. Yeni bir kolonyalı mendille yüzümü sildi. Sonra el kremlerinden biriyle beni iyice kremledi ve ardından da bana bir hırka giydirdi. Üstüme kendi battaniyelerinden ikisini örttü ama daha iyileştiğime o da ikna olmamış olacak ki anneannesine gidip "Sende fitil var mı?" diye sordu. O an tabii biraz iyileşme belirtisi gösterdim; en azından bir kahkaha atmaya fırsatım oldu... Onun o çabası da bir ilaç gibiydi; küçük bir terapi gibiydi sanki. En sonunda da bana sarılıp öpünce iyileştiğimi kabul etmek zorunda kaldım. Öyleyse artık ayağa kalkabilir ve kızımın peşinden koşturabilirdim... Tokalarını bulmak, ertesi gün giyeceği şeyleri hazırlamasını izlemek gibi önemli işlerim vardı. Fitil kullanmadan geçen hastalığım için Tanrı'ya şükrettim. Elbette; yüzümü kremleyeceğine bana bir tavuk suyu çorbası yapmasını tercih ederdim. Ya da jilet gibi tırnaklarıyla sırtımı çizeceğine gerçek bir Thai masajı falan yapsa, sıcacık bir banyo hazırlasa, içini köpüklerle doldursa, hangi ilacı içmem gerektiğini bilse ve getirse... Güzel bir düş tabii. Elbette bütün bunları yapacak halleri yok ama kendi kendilerine pijamalarını giyip yemeklerini bir güzel bitirip anne babaları üstelemeden dişlerini fırçalayıp yataklarına yatıp iki dakikada uyusalar, o da olur. Kabulümüzdür!
|
|
|
|
|
|
|
|
|