| |
|
|
Arif olan anlar iktidar anlamaz mı?
İKİ UYARI.
Dün iki yazarın siyasetin geleceğine ilişkin bence önemli yorumları vardı. Milliyet'te Can Dündar "Türk sağının tek başına iktidar şansı yakaladığı 4 dönem var" dedikten sonra Menderes'le DP'yi, Demirel'le AP'yi, Özal'la ANAP'ı ve Erdoğan'la AKP'yi hatırlatıp şu yorumu getiriyordu: - Türk sağında "cicim aylarının toplamı" bellidir: 3 yıl... 3 yılın sonunda sıkıntı alametleri başlar... Peşinden de inişe geçilir. Önce balayı dönemindeki üslup değişir, çelebiliğin yerini bir kabadayı tavrı alır. Sonra basınla ve muhalefetle ağız dalaşı başlar. Parti içinden yükselen çatlak sesler susturulur. Baskın seçim haberleri dile yerleşir. Ve peşinden seçim gelir. Geçen ay Erdoğan iktidarda 3. yılını doldurdu. Ülkenin tarihinden birazcık haberdar olan herkes, AKP'de "3. yıl kavşağı"nın belirtilerini gözlüyor. İleride 2000'lerin tarihini yazacak olanlar bu aylarda ateşin nasıl yükseldiğinden söz edeceklerdir: Van Rektörü'nün tutuklanmasından... Orhan Pamuk türü düşünce özgürlüğü davalarından... Basına, muhalefete, eleştiriye tahammülsüzlüğün azmasından... "Satarım", "Pazarlarım" havalarından... Belediyelerin içki yasağından... Fütursuzca kadrolaşma ve dini her işe karıştırma işgüzarlığından... Parti içindeki ilk kaynamalardan... Zaman'da da Hüseyin Gülerce "Zor günler kapıda" dedikten sonra şunları yazmıştı:bilgebilge - Gelişmeler önümüzdeki dönemde Türkiye'yi zor günlerin beklediğini gösteriyor. AK Parti içinden de muhalif ve ikaz edici sesler yükseliyor, hükümetin yolsuzluklarla mücadelede yetersiz kaldığına dair kamuoyu yoklamaları yayınlanıyor ve en önemlisi muhalif cephe hükümete karşı organize bir saldırı hazırlığı sergiliyor... Gelişmeler, ülkenin istikrarını hedef alan ve on yılda bir yaşadığımız türden olacağı gibi, bu defa AB üyelik sürecini, demokratikleşme ve özgürlüklerin genişletilmesi çabalarını da berhava edebilir.
|