| |
Kazasker'den Ombudsman'a
Çok şükür! Türkiye, AB sürecinde çok önemli bir eksiğini nihayet gideriyor: Batı'da "Ombudsman" diye tanımlanan Kamu Denetçiliği Kurumu yasa tasarısı Meclis'e geldi... Ancak hem toplumun bilinçlenmesi, hem de eksiklerin giderilebilmesi için tasarının yasalaşmasında acele edilmemeli....
On yılı aşkın süredir konuşulan, 7'nci ve 8'inci beş yıllık planlarda yer verilen Kamu Denetçiliği Kurumu sonunda hayatımıza giriyor. Türkiye de bu kuruma sahip olmayan tek Avrupa ülkesi gösterilmekten, "Sizden aldık, şimdi niye sizde yok" sorusundan kurtuluyor. Gerçekten de "Ombudsman" diye tanımlanan kurum Batı'ya Osmanlı'dan gitti: 1709'da Ruslar'a yenilip Osmanlı'ya sığınan İsveç Kralı XII Şarl bu sistemle 5 yıl sürgün yaşadığı Edirne'de tanıştı: "Kazasker" kurumu sayesinde. Ve yokluğunda ülke yönetimini ve yargısını onun adına denetleyecek bir kişi atadı. Adını da "Hogs Ombudsman" koydu. Yani "Yurttaş koruyucusu". Günümüzde 120 ülkede bulunan "Ombudsman"ı ya da dün Meclis'e sunulan tasarıdaki kavramla "Kamu Denetçisi"ni şöyle tanımlayabiliriz: "Kamu kurumlarının haksız uygulamalarına karşı yurttaşları korumak ve haklarını aramak için atanan görevli." Bir başka ifadeyle, "Yurttaşların kamuyla ilgili şikayetlerini incelemeye ve sonuçlandırmaya yetkili kişi." Gelelim tasarıda dikkatimizi çeken maddelere... Başdenetçi ve 10 denetçiyi -tüm ülkelerde olduğu gibi- Meclis'in seçmesi öngörülüyor. Ancak ifadeden seçimde "salt çoğunluk" aranacağı izlenimi doğuyor. Bu da iktidar milletvekilleri oylarının yeterli olacağı anlamına geliyor. Oysa kamu denetçisinin başlıca özelliği bağımsızlığı ve tarafsızlığı olduğu için, geniş uzlaşmayla seçilmesi hayati önem taşıyor. Bize göre, mutlaka gizli oylamayla "nitelikli çoğunluk", yani üye tam sayısının en az 5'te 3'ünün desteği aranmalı. Bir başka nokta: Kurum yasayla getiriliyor. Oysa Batı'da Anayasa'ya dayanıyor. Bu da hem kurumun gücünü ve saygınlığını artırıyor, hem yurttaşların güvenini.
YAŞ kararları ne olacak? Kamu denetçisinin "İdarenin işleyişiyle ilgili şikayetleri inceleyip önerilerde bulunacağı", ancak yasama ve yargı yetkisinin kullanılmasına ilişkin işlemlerin görev alanı dışında kalacağı belirtiliyor. Oysa Batı'da kamu denetçisi yasa önerisi sunabiliyor ya da o yönde tavsiyede bulunabiliyor. Ayrıca Anayasa'ya aykırılık başvurusu yapabiliyor. Türkiye'de de en azından idare mahkemesinde girişimde bulunmak yetkisinin tanınması düşünülmeli. Ve de ilginç bir ayrıntı: Tasarıya göre, "Silahlı Kuvvetler'in sadece askeri nitelikteki faaliyetleri Kamu Denetçiliği Kurumu'nun görev alanı dışında kalacak." Bir "ince ayar"ın ipuçlarını taşıyan bu ifade, çok da uzak olmayan gelecekte bir potansiyel gerilim kaynağı olabilir. Çünkü; Daha önce hazırlanan üç taslakta "Silahlı Kuvvetler ve tüm işlemleri Kamu Denetçiliği Kurumu'nun görev alanı dışındadır" deniyordu. Şimdi "Sadece askeri nitelikteki faaliyetleri" ifadesiyle ordunun denetim dışı bırakılan alanı daraltılmış oluyor. Bu ne demek? Yüksek Askeri Şura'nın (YAŞ) ihraç kararları Silahlı Kuvvetler'in askeri nitelikteki faaliyeti mi, yoksa idari işlemi mi? Herhalde ikincisi. Bu durumda yargıya kapalı olan YAŞ kararları, Kamu Denetçiliği Kurumu denetimine açılacak. Veya o tür yorumlara açık kapı bırakılacak. Gerek birkaçını saydığımız eksiklerin giderilmesi, gerekse belirsiz ifadelerin somutlaştırılması, ayrıca da kamuoyunu kurumun önemi konusunda bilinçlendirmek için tasarının yasalaşma süreci aceleye getirilmemeli. Yoksa Kamu Denetçiliği ölü ya da en azından cılız doğabilir ve çok yazık olur...
|