Olumlu haber azlığında hükümetin adımları belirleyici

Cuma günü Merkez Bankası'nın faiz düşürmesiyle birlikte piyasalar istediklerini aldı. Pazartesi günü büyüme rakamları sürpriz yaptı ve beklenenin ciddi oranda üzerinde çıktı.
Yılın son buyük kamusal satışı olan Telsim 4.5 milyar dolara bağlandı. Piyasanın bakış açısıyla Türkiye'ye 4.5 milyar dolarlık daha döviz girişi olacak.
ABD Merkez Bankası FED de, beklendiği gibi faizi artırdı ve "ölçülü artırıma devam edileceği" ifadesini ise kaldırdı. Yani faiz artırımlarına son vermenin hazırlıklarını yapmaya başladı.
Bu olumlu haber zinciri ile Türkiye'deki iç borçlanma faizleri ve borsa son dönemin azami değerlerine ulaştı.

İyi haberlerin sonu
Ancak Bu haberler geride kaldı. Şimdiden görünen kısa vadede olumlu haberlerin sonuna da gelindi. Elbette sürpriz gelişmeler, beklenmeyen olaylar ortaya çıkabilir. Ama burada biz rutin gelişmelerden söz ediyoruz.
* Artık gözler AB Zirvesi ile Irak'taki seçimlerde. Bu iki gelişmeden Türkiye'nin lehine haber çıkma olasılığı daha düşük.
* Ay sonunda açıklanacak dış ticaret açığı ve yeni yılda cari işlemler dengesi verilerinden de öyle.
* Hatta buna enflasyon verileri de eklenebilir.
* Ay sonuna kadar yılsonu bilanço etkisi ve stopajsız devlet iç borçlanma senetlerine sahip olma, borsada üç aylık elde tutma süresinden yararlanma gibi faktörler de etkili olabilir. Ama bu etki yeni yıldan itibaren ortadan kalkacak.
Tabii burada, piyasaların asıl yönünü belirleyen dış piyasaların seyri ile Türkiye'ye sermaye girişi olduğunu vurgulamak gerekiyor. Bu faktör önemini korumaya devam edecek.
Ancak yerel piyasalar zaman zaman dış konjonktürden kısa vadeli sapmalar gösterebiliyor.

Yeni yıl durgunluğu
Yeni yılla birlikte piyasaların yurtiçinden kaynaklanacak nedenlerden dolayı bir süreliğine durgunluğa girmesi, işlem hacminin azalması beklenebilir.
Çünkü, yeni yılda finansal piyasalarda yeni bir vergi rejimi yürürlüğe girecek. Artık bütün yatırım araçlarından elde edilen gelirler yüzde 15 stopaja tabii tutulacak. Borsada vergiden muaf olmak için elde tutma süresi 3 aydan 12 ay'a çıkacak. Vergi yönünden bir avantaj ise Gelir Vergisi dilimlerinin yeniden düzenlenmesi ve 5 puanlık düşüşün temettü gelirlerini de kapsaması. Ancak yeni vergi sisteminin çalışmaya başlaması, anlaşılması ve oturması belli bir zamanı alabilir.
Bu zaman içinde spekülatörler ve yatırımcılar işlem yapmaktan kaçınabilir. Buna olanak tanıyan bir de tatil takvimi var. Ocak ayının ilk haftası piyasalar çalışabilir ve bu süre yeni vergi sisteminin oturtulması, öğrenilmesi, aksaklıkların giderilmesiyle geçirilebilir.

Mart enflasyonu kritik
Ocak ayının ikinci haftası Kurban Bayramı. 10-13 Ocak tarihlerini kapsayan bayram tam olarak haftanın ortasına denk geliyor ve bütün haftayı tatil ediyor. Üçüncü haftada ise okulların yarıyıl tatili başlıyor ve dördüncü hafta sürüyor. Eğer vergi bahane edilir ve siyasi ve ekonomik gelişmelerin beklenmesi yeğlenirse, ikinci haftadan başlayarak ay sonuna kadar uzayan bir tatil havasına girilebilir.
Bu sırada açıklanacak enfasyon verilerinin etkisi yanında yeni vergilerin getireceği yükle birlikte Hazine faizlerinde küçük oranlı bir artış da gündeme gelebilir. Merkez Bankası'nın en azından baz etkisinin ortaya çıkmasıyla enflasyon düşüşünün kolaylaşacağı nisan ayına kadar faizi düşürmesi zor olabilir. İlk aylardaki seyir de önemli ama kritik rakam 3 Nisan'da açıklanacak mart ayı enflasyon verilerinde. Enflasyonun, bandın üst sınırına ne ölçüde yaklaşacağını, yüzde 9.4'ü aşıp aşmayacağını, aşarsa alınabilecek önlemleri göreceğiz.

Sosyal güvenlik reformu
Yeni beklenti yaratabilecek gelişme ise sosyal güvenlik reformunun Meclis'ten geçirilmesi olabilir. Sosyal güvenlik idari reformuna ilişkin yasanın ocak sonunda, emeklilik reformuna ilişkin tasarının 15 Şubat'ta TBMM tarafından kabul edilmesi IMF Programı'nın performans kriteri. Bu reformların sulandırılması, beklenen etkiyi azaltabilir ve üstelik erken seçimin bir işareti sayılabilir. Reformun radikal bir şekilde çıkarılması ise hem erken seçim kuşkularını azaltıcı hem de beklentileri iyileştirici etki yapabilir.
Olumlu haber azlığının olacağı bir dönemde hükümetin atacağı adımlar daha önemli hale geliyor.

Sonuç
"Etkili olan her şey sayılamaz, sayılabilecek her şey etkili olamaz" Albert Einstein