|
|
Hızlı gitmeyene ceza kesilsin!
İstanbul'da artık hayat yürümüyor... Çünkü trafik yürümüyor... İstanbul Emniyeti'nin trafikten de sorumlu Müdür Yardımcısı patronu Ali Kemal Hanlı dostumla geçenlerde bir öğle üzeri buluşuyoruz... Sabah sporunu yapmış, yarım saat yürümüş, yarım saat yüzmüş... Yiyeceklerine içeceklerine, uluslararası bir sporcu gibi dikkat ediyor... Kendine gösterdiği özenden, işine ne kadar özen gösterdiğini tahmin ediyorsunuz... Özer Çiller söylemişti geçenlerde... Eşi Tansu Hanım'a Başbakanlık yıllarında şöyle demiş: "Önce kendi vücuduna bakacaksın... Eğer ona iyi bakmazsan, Türkiye'ye iyi bakamazsın... Kendisine hayrı olmayanın işine hayrı olmaz..." Neyse... Ali Kemal Müdür, aynı Asayişten Sorumlu Ercüment Müdür gibi filinta gibi... Türk polisinin kendine iyi bakan, iyi yetişen bir kuşağının temsilcileri olmaya çalışıyorlar... O yemekte bana "Hızlı gitmeyenden ceza keseceksin" dediğinde afallıyorum: "Otobanda sol şeritte araç hızlı gitmiyorsa ceza keseceksin" diyor... "Otobandaki sol şerit 120 kilometre hızla gitmeyi öngörür... Geçiş şerididir... Sallana sallana gidiyorsa, trafiği tıkar..." Köprülerin üzerinden geçen araç sayısını teker teker önüme koyuyor... Hiçbir yorumda bulunmuyor... Ama bu sistemle İstanbul trafiğinin 3. köprü yapılmazsa tamamen felç olacağını görmek için müneccim olmaya gerek yok... "İstanbul'da artık günde sadece 1 randevu verebilirsiniz..." diyor...
O zaman ayılıyorum... Gerçekten bir gün içinde iki ayrı yere yetişmeye çalışmak İstanbul'da ölüm gibi bir şey... En fazla bir yere, duran trafikte gidebiliyorsunuz haşat biçimde... O yere gidip döndükten sonra, başka bir yere gidecek mecaliniz kalmıyor, parmağınız kıpırdamıyor... Trafik duruyor... Hayat yavaşlıyor... Şimdi Maslak çevresine yeni gökdelenler yapılıyor... Zaten durmakta olan trafik mümkündür ki, artık hiç yürümeyecektir... İstanbul'da günde bir randevu da verilemeyecektir... Şehir tamamen tıkanacaktır... Üniversiteler mi şehir dışına taşınacaktır? 3. köprü yapılıp, bir de denizden tüp geçit mi oluşturulacaktır?.. Bilmem... Bildiğim... İstanbul'da artık hayat durmak üzeredir... Gelinemez, gidilemez ve dört duvar arasından çıkılamaz bir hal almaktadır... Hayat dört duvar arasında kapalı yaşanmaktadır... Buna karşı bir mastır plan ise henüz bulunmamaktadır...
|