Huzur arayana taze 'nefes'
Erciyes Geniş pist seçenekleri, uzun kış sezonu ve yüksek irtifasıyla (3 bin 917 metre) Erciyes, kayakçıların son gözdelerinden biri. Sönmüş bir volkanik dağ olan Erciyes'ten yıllar önce püsküren lavlar, Kapadokya'nın doğa harikası peri bacalarını oluşturmuş. Kayseri Ovası ve Kapadokya'nın volkanik panoramasına hâkim olan Erciyes Dağı'nda kurulan kayak merkezinin doğal yapısı, kayak sporuna elverişli. Geniş bir alana yayılan kayak merkezinin en alçak noktası, 2 bin 200; en yükseği ise 3 bin 100 metre. Üç ana pistin hepsi de kayak turları, snowboard ve kayak için elverişli. Pistlerin dışındaki arazide, farklı kar sporlarını deneme şansı bulunuyor.Erciyes'in ziyaretçilerine sunduğu bir diğer ayrıcalık ise kar raftingi. Her pazar düzenlenen bu çılgın aktivitede, bir rafting botuyla 2 bin 900 metreden, yüzlerce metre aşağıya kayılıyor.
Kayseri'nin güneyinde, Kapadokya'nın doğusunda yer alan Erciyes kayak merkezi, şehir merkezine 25 kilometre uzaklıkta. Özel araçla gitmek için yapmanız gereken ilk şey, Kayseri şehir merkezinden, Hisarcık yönüne sapmak. Yol boyunca karşınıza çıkacak Erciyes levhalarını izleyerek, kayak merkezine varabilirsiniz; elbette lastiklerinize mutlaka patinaj zinciri takmak şartıyla.
Edirne Edirne'nin en karakteristik yapılarından biri olan Bayezid Külliyesi, Sultan II. Bayezid devrinde 1464-1468 yılları arasında yaptırılmış. Cami, imaret, darüşşifa, medrese,hamam, mutfak ve ambarlardan oluşan bu yapı, imparatorluğun en büyük sosyal kurumlarından. Eski Cami, bedesteni ve günümüze ulaşmamış medresesiyle zamanında bir külliye oluşturuyordu. Hacı Bayram Veli'nin vaaz verdiği kürsüsü ile ve Osmanlı padişahlarından bazılarının kılıç kuşanma merasimlerine tanıklık yaptığından dolayı bu caminin ayrı bir yeri var tarihte. Muradiye Camii, Darülhadis Camii, Gazi Mihal Camii etkileyici yapıtlar arasında.
Kastamonu Milli park alanına doğru uzanan stabilize yoldan, yaklaşık bir saat içinde varacağınız Sümenler Köyü'nde, kampınızı kurun. Köyün İmamlar Mahallesi'ndeki eski okulun bahçesi, buraya gelen tüm kampçıların gözde mekânı. Kanlıçay Vadisi'ne hâkim bir terastayer alan okulun manzarası, harika. Birkaç gün içinde çevredeki Valla Kanyonu'nu, Ilgarini ve Mantar mağaralarını, Ejderha Çukuru'nu, Kanlıçay ve Ilıca Şelalesi'ni gezmeniz mümkün. Birbirinden güzel olan bu yerler arasında en etkileyici olanı Valla Kanyonu.
Mardin Değişik dinlerin ve dillerin, bir dağın tepesinde buluştuğu bir 'balkon' sanki. Bölgede iki ortak buluşma noktası var; Sempati ve mutfak! Akşam yemeğinde uçsuz bucaksız, ışıl ışıl uzanan Mardin veya Mezapotamya Ovası'nı seyredebilirsiniz, sanki bir deniz gibi. Birbirlerinden ayrı, yavaş yavaş akan iki sevgili ise Fırat ile Dicle. Mardin'de ovanın aşağılarında bir yerde, yüzlerce kilometre sonra, nihayet buluşuyorve beraberce akıyorlar. Sesleri ve ovaya kattıkları serin aşk o kadar yoğun ki, oturduğunuz yerden bile hissedebilirsiniz. Mardin mutfağı, Urfa'ya nazaran daha az acı, meyvenin sebze kadar önemli rol oynadığı ve biraz daha 'rafine' bir mutfak. Bu da belki kentte hâlâ değişik dinden insanların yaşıyor olmasına; kültürlerarası alışverişin yarattığı zenginliğe bağlanabilir.
Urfa Tek bir cümle ile anlatmak gerekirse Urfa çok tuhaf bir kent. Özellikle şehrin eski mahalleleri, sanki kutsal bir tiyatro sahnesi. Burada kendinizi Mekke'de veya Kudüs'te hissedebilirsiniz. Roma devrinden kalma taş evler, daracık sokaklar, geniş avlular ve ağaç gölgeleriyle insana huzurveren medreseler, camiler, camiye dönüştürülmüş kiliseler, bir film setini anımsatan çarşılar, oluşumları ilginç, efsanelerle anlatılan Halil-Ür Rahman ile Ayn Zeliha gölleri, haşmetini surlarında hâlâ taşıyan Urfa Kalesi, Rızvaniye Medresesi, Ulu Cami, eski Ermeni kilisesi ve kapısından uzun kuyrukların eksilmediği kutsal mabetler favori ziyaret yerleri.
Bartın Karadeniz'de çekiç şeklinde küçük bir yarımada üzerinde kurulan Bartın'ın ilçesi Amasra, bozulmamış tipik bir balıkçı bölgesi. Yarımadanın güney ve kuzey limanları arasına; Amasra Kalesi, ahşap evlerle bezeli daracık kent sokakları, Çerçiler Çarşısı, Amasra Müzesi, balık lokantaları, Bizans kiliseleri, Roma zindanı, hamam ve rıhtımlar dağılmış. Safranbolu evleri ise Türk-Osmanlı mimarisinin zengin örneklerinin bütün olarak korunduğu bir müze adeta... Bir vadinin iki yamacına kurulan tarihi kentte, Çarşı ve Bağlar, mutlaka görülmesi gereken semtler arasında. Kent merkezindeki, 16'ncı ve 18'inci yüzyıllar arasında yaptırılan Kaymakamlar Evi, Cinci Hanı, Kileciler Konağı ve Karaüzümler Evi ziyarete açık. Bölge Safranbolu evlerinin tipik örneklerini barındırıyor.
Karaman Karaman-Silifke Karayolu üzerindeki Mut kasabası, Türkiye'nin en güzel ve az bilinen güzergâhlarından birinin de başlangıç noktası. Toroslar'ın sarp ve etkileyici doğası, sedir ormanları, yol boyunca size eşlik eden Göksu Nehri, yolculuğunuzu zevkli kılacak unsurlardan bazıları. Karaman yönünde Mut'a 20 km.uzaklıkta yer alan Alahan Manastırı, ilk durağınız. Birkaç kilometre içeride, bir dağın güney yamacına inşa edilmiş bu Bizans manastırının bulunduğu noktadan, eşsiz bir vadi manzarasını seyredebilirsiniz.
Rize Mimari özellikleri ve geleneksel zanaatlarıyla ilgi çeken en önemli kentlerden biri. Yaylaları, çayı, hamsisi ve bezi ile ünlü olan bir kent. El sanatları açısından da Türk kültür ve sanatında özel bir yeri var. Çay, yörenin en değerli ürünü.
Tekirdağ Türkiye'nin, şarap üretiminin yarısının gerçekleştirildiği Tekirdağ bağlarında demlenirken, Dionysos'un ruhunu anacaksınız. Trakya bölgesinde, Türkiye'nin şarap üretiminin yüzde 40'ının gerçekleştirildiği Şarköy-Mürefte hattını, hiç düşünmeden aklınızın bir kenarına yerleştirmelisiniz.
|