| |
Kadınsız demokrasi
Yüce Atatürk'ün öncülüğüyle kadınların seçme ve seçilme hakkına kavuşmalarının dün 71'inci yıldönümü kutlandı. Siyasilerin demeçlerini okuduk. Siyasette kadına yer olmamasından hepsi üzgün. Ama bu ayıbı giderecek somut öneri sahibi çok az... Yani, timsah gözyaşları döküyorlar.
Biliyor musunuz; dünyada ilk uluslararası kadın kongresi Türkiye'de düzenlendi. Birleşmiş Milletler'in bu soruna el atmasından 40 yıl önce. 18 Nisan 1935'te İstanbul'da toplanan kongrede Atatürk, aralarında ünlü fizikçi Eve Curie'nin de bulunduğu birçok ülkeden gelmiş kadınlara şöyle seslendi: "Türk kadını, dünya kadınlığına elini vererek, barış ve güvenlik için çalışacak." 1975'te Mexico City'de düzenlenen BM Birinci Kadın Konferansı sonuç bildirgesinde şöyle deniyordu: "Dünyada eşitlik, kalkınma ve barış, kadının konumunun güçlendirilmesinden geçiyor." Atatürk Türkiyesi, kadının toplumun itici gücü, barışın güvencesi olduğu gerçeğini dünyadan 40 yıl önce görmüştü. Görmekle kalmamış, hayata geçirmişti. Bir "devrim"le: 5 Aralık 1934'te kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanıyarak. İngiltere'den 4, Fransa'dan 10, İtalya'dan 11, Yunanistan'dan 18, İsviçre'den 38, Portekiz'den 41 yıl önce! Ne var ki, Cumhuriyet'in birçok kazanımı gibi kadınların siyasal hakları da daha sonra erozyona uğradığı için 1935'te 18 milyon nüfuslu Türkiye'de 18 kadın milletvekili varken, bugün 75 milyonluk nüfusun yarıdan fazlasını oluşturan kadınlar sadece 24 milletvekiliyle temsil ediliyorlar. Onların da çoğu "vitrin" malzemesi olarak görülüyor. Bu "performans"la da Türkiye dünyada 150'inci sırada yer alıyor. Kadına seçme ve seçilme hakkı veren ilk ülkelerden biri için ne büyük utanç. Bu ayıptan kurtulmanın tek çaresi var: Kadın kotası. Başbakan Erdoğan "Kadınları aşağılamak olur" diyerek karşı çıkıyor ama Türkiye er-geç kotayı uygulamak zorunda kalacak. İki nedenden ötürü: 1- 1985'te imza koyduğu BM Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi'yle siyasette "Kadın-erkek eşitliğini fiilen sağlamak zorunda olduğunu" kabul etti. 1995'te Pekin'deki BM Dünya Kadın Konferansı'nda "Kota" sözü verdi. 1997'de Avrupa Bakanlar Konferansı'nda "Kadın-erkek eşitliğinin demokrasinin ana kriteri olduğunu" onayladı. 2- Siyasette kadınerkek eşitliği, AB'ye üyelik için olmazsa olmaz kriterler arasında bulunuyor. Avrupa Parlamentosu'nun, tam eşitlik ve adil temsil sağlanıncaya kadar kadınlara kota uygulanmasına ilişkin bağlayıcı kararı var.
Seçilmek ve yönetmek Türkiye'de sadece 4 parti kadın kotasını kabul etmiş durumda: CHP (yüzde 30), ANAP (gençlerle birlikte yüzde 33), ÖDP (yüzde 30) ve DTP (yüzde 40). Ağar'ın dün yaptığı açıklama, DYP'nin de bu gruba katılmaya hazırlandığını gösteriyor. Güzel bir gelişme. Avrupa'da 4 ülkede devlet veya hükümet başkanının kadın olduğu, Erdoğan'ı Yeni Zelanda'da kadın Başbakan Helen Clark'ın ağırladığı bir dönem yaşıyoruz. Ve bu daha henüz başlangıç: Bir yıl sonra görev süresi dolacak BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın yerine en güçlü aday olarak Letonya'nın kadın Cumhurbaşkanı Vaire VikeFreiberga gösteriliyor. Fransa'da 2007'deki cumhurbaşkanlığı seçimleri için Sosyalist Parti'de en şanslı aday bir kadın: Segolene Royal. Hatta, seçimde sağın güçlü adayı Nicolas Sarkozy'nin bileğini sadece onun bükebileceği belirtiliyor. ABD'de 2008'deki başkanlık seçimlerinde, iki partinin de olası adayları kadın: Hilary Clinton ve Condoleezza Rice. Türk Ceza Kanunu'nda tüm isteklerini kabul ettiren kadın örgütleri, Siyasi Partiler ve Seçim Kanunları değişikliği için de ağırlıklarını koymalılar. Koymak zorundalar. "Seçmek yetmiyor; seçilmek ve yönetmek istiyoruz" hedeflerinin slogan olarak kalmaması için...
|