Uluslararası likidite daralması ve Türkiye
Son zamanlarda uluslararası likiditede gözlenen daralmadan Türkiye'nin nasıl etkileneceğine ilişkin değişik yorumlar kafaları karıştırıyor. IMF, Türkiye olumsuz etkilenir derken, (26,4.2005 tarihli Türkiye raporu, sayfa) Dünya Bankası'nın görüşü bunun tam tersi. Piyasalar ise daha değişik düşünüyor. ABD Merkez Bankası'nın bastığı dolar ile özellikle Asya ülkelerinin merkez bankalarının ABD'de tuttukları rezervlerden oluşan uluslararası dolar likiditesinde, son altı aydır daralma olduğu gerçek. Geçmişe baktığımızda, 1990 ve 1999 yılları hariç, likiditenin sistemde yeterli düzeylerde bulunduğunu gözleniyor. ABD'nin yüksek cari işlemler açığının artışı da, bu likiditeye olumlu katkı yapıyor.
Altı ayda ne oldu? Peki, son altı ayda ne oldu da likidite daralması ortaya çıktı sorusunun üç yanıtı var. * ABD'nin para basımı yavaşladı. Yıllık para bazı arrtışı, büyüme hızı olan yüzde 3'ün altına düştü. * Bazı Asya ülkelerinin, rezervlerini ABD'de tutma eğiliminde azalış gözlendi. Petrol fiyat artışları nedeniyle cari işlemler fazlaları düşen bu ülkeler, doğal olarak rezerv birikimini yavaşlattılar. * ABD Merkez Bankası'nın faiz arttırımları, spekülatörlerin dolara olan taleplerini düşürdü. Dolar ile borçlanma pahallılaşınca, başka ülke paraları ile borçlanmayı yeğlediler. Bunun sonucu dolara talep azaldı. Bu 3 faktörün etkisi birleşince, likidite de daralmaya başladı. Likidite daralması mal ve finans lıyor. piyasalarını bir çok yönden etkiliyor. * Uluslararası ticarete konu olan temel malların fiyatları artıyor. * Hisse senedi fiyatları düşüyor. * Faizler yükseliyor. * Döviz kurlarında oynaklık fazlalaşıyor. Gelişen piyasa ekonomilerinin sermaye piyasalarından borç bulma olanakları daralıyor * Bütün bunlar ek maliyet unsurları olarak ortaya çıkıyor. Bu unsurlara baktığımızda, Türkiye'nin bu etkilerden payını alacağını düşünmek mümkün. Ancak detaylar bunun aksine işaret ediyor. Türkiye'nin ithalat ve ihracatı, uluslararası likiditeden çok rekabet şartlarına ve büyüme performansına bağlı. İMKB'deki hisse senetleri fiyatlarının oluşumunda, likidite önemli olsa da, başka nedenlerin etkisi daha güçlü. Faiz artışının etkilerinin ise, geçmiş dönemleri hatırladığımızda, sınırlı düzeyde kalacağı beklenir. Merkezi Washington'da bulunan Uluslararası Finans Enstitüsü'nün (IIF) öngörülerine göre, dolar likiditesinde daralma olmasına karşın, Türkiye'nin de içinde bulunduğu 29 gelişen piyasalara sahip ülkeye 2006 yılında net olarak 318 milyar dolar kaynak girecek. Bunun "net tutar" olduğunun altını bir kez daha çizelim. Önümüzdeki yıl, Türkiye'nin ek likidite gereksiniminin 20-25 milyar dolar düzeyinde olacağı hesaplanıyor. Bunun toplam uluslararsı likidite içindeki payı düşük düzeyde olduğu açık. Ayrıca, Arap sermayesinin ilgisi de yeni yeni başlıyor. Döviz kurlarında artabilecek oynaklık ise bizi olumsuz etkileyecek bir konu. Özetle, uluslararası likiditenin daralışının Türkiye'yi etkilemesi sınırlı düzeyde kalacağı anlaşılıyor.
|