Vergi indirimi, mali disiplin başarısının taçlandırılması
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın dün açıkladığı vergi indirimleri beklenen ve özlenen bir sonuçtu. Mali piyasalarda ve iş dünyasında heyecan yarattı, umut doğurdu. Bu indirimler, 2001 sonrasında IMF programının kararlılıkla uygulanmasının, hükümetin mali disiplin başarısının sonucudur. Bu başarının taçlandırılmasıdır. Bu aşamaya öyle kolay gelinmedi.
* Kamu kesimi borçlanma gereği yüzde 16.4 düzeyinden dört yılda yüzde 1'e indirilmiş ve gelecek yıl da bu oran pozitife geçecek. Bütçe açığı da, milli gelirin yüzde 16'sı düzeyinden yüzde 3'ün altına düşürüldü.
* Bütçe açıklarının ve borçlanma gereğinin düşmesinde, faiz oranlarının inmesinin ve faiz ödemelerinin giderek azalmasının büyük payı var. Faiz oranları da malum, başta borçlanma gereğinin azalması, siyasi ve ekonomik istikrar yanında dışarıdan sermaye girişinin bir sonucu olarak düşüyor.
* Vergi oranlarının indirilmesinde 2005 yılında özelleştirmelerin toplam parasal tutarının 24.2 milyar dolara varması şuphesiz hükümetin elini rahatlatan bir gelişme olmuştur. Bu gelirlerin büyük bölümü 2006 ve 2007 yıllarında tahsil edilecek.
IMF neden sessiz? Denilebilir ki, istihdam vergilerinin indirilmesine karşı çıkan IMF dün neden Kurumlar Vergisi ve bazı gelir vergilerinin düşürülmesine ses çıkarmadı? 2006 yılından itibaren 10 puan düşürülerek 20 puana indirilecek olan Kurumlar Vergisi'nin oranı yüksek olmakla birlikte fiilen ödenen vergi düşük. Çeşitli istisnaları ve yatırım indirimleri var. Zaten Başbakan da, konuşmasında bunu rakamlarla ortaya koydu. Kurumlar Vergisi'nin yarıdan çoğunun 100 büyük şirket tarafından ödendiğini belirtti. 2004 itibariyle tahsil edilen kurumlar vergisi 6.76 milyar dolar ve milli gelirin sadece yüzde 2.2'si kadar. Sonuçta vergi indirimleri hükümetin gelirlerinde ciddi bir vergi kaybına yol açmayacak. Onun için de IMF ses çıkarmadı. Hatta böyle bir düzenlemeyi IMF bizzat istiyordu.
Amaç yabancı sermaye Ancak kurumlar vergisinin düşürülmesi sadece ülkemize özgü bir şey değil. Zaten bu vergiyi düşürmedeki asıl amaç da yabancı sermayeyi çekmek ve diğer ülkelerle rekabete girmek gibi görünüyor. Kurumlar vergisinin düşeceği yüzde 20'nin de altında vergi uygulayan AB ülkeleri var. İrlanda yüzde 12.5 uyguluyor ki en çok yabancı sermayeyi çeken AB ülkesi İrlanda. Türkiye zaten bu vergi indirimini yararken, Maliye Bakanlığı'na yetki veriyor ve sözleşmeli istisna ile 500 milyon Euro'luk ve 500 kişiden fazla istihdam sağlayacak yabancı yatırımlara vergi oranını yüzde 2 olarak uygulanabilecek.
Tam zamanında Bu açıdan bakınca Kurumlar Vergisi tam da zamanında düşürüldü. Yabancı sermayenin gözünü Türkiye'ye çevirdiği bir dönemde "Sizde vergiler yüksek" argümanı ortadan kalkıyor. İndirim çok ciddi bir vergi kaybına yol açmayacak. Buna karşılık AB'ye yeni katılmış veya katılacak ülkelerle yakın düzeye sahip Kurumlar Vergisi reklamını yapabileceğiz. Bu bize yeter. Bunun dışında yatırım ortamını düzeltmede bir adım daha atıldı. Devamında, kayıtdışılıkla yoğun bir mücadeleyi destekleyecek hukuki ve kurumsal altyapı hazırlığı gelmeli. Eğer Türkiye'de Kurumlar Vergisi düşürülüyorsa kurumsallaşma anlamında çok önemli bir adım atılıyor demektir. Kurumlar Vergisi ardından tabi ki, istihdam üzerindeki yüklerin makul düzeyleri indirilmesini hem işsizler adına hem de şirketlerin rekabet gücünü koruması adına bekleyeceğiz. Hükümetin bütçe imkanları daha iyi hale geldiğinde ve IMF'ye yüklü borç ödemelerini yaptığımızda, sıra istihdam vergilerini indirmeye gelecek.
Sonuç "Tavır gerçeklerden daha önemlidir" Karl Menninger
|