|
|
|
|
|
Futbolumuz bıçak sırtında
|
|
Türk futbolunun en tepedeki kurumu bugün eleştiriliyor. İnsan unutuyor, federasyon nasıl kuruldu? İç ve dış dengeleri, hedefleri nedir? Yeniden incelemek belki önyargısız insanlara yeni bakış açıları kazandıracaktır....
Tarih 25 Haziran 2004, Ankara... Federasyon seçim için toplanıyor... Başkanlık koltuğunun tek adayı Ulusoy... Aslında başta Aziz Yıldırım olmak üzere birçok kişi onun seçilmesine kerhen destek veriyor... Destek verenlerden bir grup "Temiz futbol istiyoruz ve listeler hazırlanmasını bekliyoruz" diyerek ultimatom veriyorlar... Ortaya çıkan tablo, İlhan Cavcav, Celal Doğan, İsmail Uyanık gibi isimleri tereddüte düşürüyor. Bu tereddütler genel görüşe dönüştüğü anda Ulusoy'u sinirlendirecek gelişmeler oluyor... G.Birliği yöneticisi ve federasyon delegesi Abdülkadir Aksoy'un açtığı dava sonucunda genel kurul, ihtiyati tedbir yoluyla durduruluyor...
ULUSOY: BUNU YAPAN HAİN Ulusoy, "Biz bir ay sonra seçiliriz ama bunu yapanlar haindir" derken, bir ay sonra aday bile olamayacağının farkında değildir... "Temiz futbol istiyoruz" diyenler boş durmamaktadır ve cepheleri de genişlemiştir... Murat Aksu ile birlikte Cavcav, Uyanık ve Celal Doğan'ın yanlarında artık Hasan Doğan, Levent Kızıl, Serdar Güzelaydın da vardır... Bu grubun beyin fırtınası, Levent Bıçakcı'yı ortaya çıkarır... Bu konuda Aziz Yıldırım'ın ne diyeceği merak edilmektedir... Aziz Bey, "Ben Ulusoy'la bu işin olmayacağını zaten söylüyorum" diyerek destek verir... Bir başka deyişle Yıldırım bu federasyonu kuran kişi değil, kuranlara destek veren konumundadır. Tarih 22 Temmuz 2004 Ankara... Bıçakcı ve Mehmet Ali Yılmaz arasında yarış yapılacaktır... Ulusoy'u sevenlerin kimi destekleyeceği çok önemlidir, muhtemelen kaderi onlar belirleyecektir. En azından Ulusoy böyle düşünmektedir... Ancak, Bıçakcı'nın listesinde Kızıl'ın olmasını sinirlenen Ulusoy, "Kızıl'ı listenize almazsanız size karşı olmam" der... Kızıl seçimi riske etmemek adına çekilir... Ne var ki, bu isteği gerçekleşmesine rağmen Ulusoy, bir gece önce buluşup "Abi senin arkandayım" dediği Yılmaz'ı destekler... Ancak Bıçakcı cephesi yine yıkılmaz. İddiaya göre dengeleri değiştiren Hadi Türkmen ve arkadaşları vardır.
HÜKÜMETİN DESTEĞİ VAR Aslında Bıçakcı ismi ortaya atıldığı anda Başbakan Erdoğan'ın, Türk futbolunu kirlilikten arındırmayı hedefleyenlere destek verdiği konuşulmaya başlanmıştı... Yönetim göreve başlayınca da bu destek hep olacaktı. Ancak listedeki herkesin hedefi ortak olsa da bazı sıkıntıların yaşanması önlenemiyordu. Federasyon yönetimi içinde Bıçakcı'nın bazı tavırları, bazı üyeleri kırıyor ve küstürüyordu. Güzelaydın ve Mahmut Özgener rahatsız olan yöneticilerin başındaydı. Bu ikili, Bıçakcı'nın, her konuyu arkadaşları yerine Ahmet Güvener'le konuşmasını şık bulmuyorlardı.
ÖZERTEN EMRİVAKİSİ! Bunun en somut örneği yeni MHK'nın seçilmesinin zorunlu hale gelmesi sırasında yaşandı... Bir akşam evvel kendisine yakın olanlar hariç hiçbir arkadaşına bu konuda tek kelime söylemeyen, görüş almayan Bıçakcı, ertesi sabah toplantının gündemine konuyu getirip, Ufuk Özerten'i öneriyordu... Özerten'i yıllardır tanıdıkları için hiçbir yöneticinin bu isme itirazı yoktu ama Başkan'ın yine sadece Güvener'e danışarak böyle bir karar alması ve bir anlamda emrivaki yapması Hasan Doğan, Şekip Mosturoğlu, Serdar Güzelaydın başta, yöneticilerin çoğunluğunu rahatsız etmişti... Levent Bıçakçı'nın diğer yöneticileri rahatsız eden bir başka tavrı ise krıtik konularda kararlı bir duruş sergilemeyişiydi. Özellikle dört büyük kulübün sahaya izinsiz pankartlarla çıkmasının ardından ne tür bir ceza verileceği gündeme geldiğinde, başkan olayın geçiştirilmesinden ve bir anlamda görmezden gelinmesinden yana tavır koyuyordu...
DOĞAN, TERİM'E KARŞI MIYDI? Ersun Yanal hakkında eleştiriler arttığı için 2005 Nisan'ında Terim'le görüşüp teklif yapan ve "Göreve geldiğinizde beni neden düşünmediniz?" cevabı alan Bıçakcı, bir anlamda Hasan Doğan'ı da küstürüyordu. Çünkü Doğan, istikrar için Yanal'ın devam etmesini istiyordu. Peki Doğan'a rağmen Terim nasıl göreve geliyordu derseniz bunun cevabı basit. İspanya'ya gidip Genç Milli Takım'ın başına geçmesi istenen Yanal bunu kabul etmeyince kader toplantısında Doğan, "Hocanın savunulacak tarafı kalmadı" diyerek desteğini çekiyor ve Terim'e yeşil ışık yakıyordu...
TAHKİM TEHDİT EDİLDİ Mİ? Federasyon kararlar alırken doğal olarak tartışma yaşanıyor ve son karar böyle oluşuyordu ama başka sıkıntılar da yok değildi. Adı bizde saklı bir yöneticinin, bir kulüp başkanıyla yakın ilişkisi de diğer yöneticiler arasında ciddi bir rahatsızlık yaratıyordu... Bu yöneticinin, özellikle PFDK ve Tahkim Kurulu'na, yakın ilişki içinde olduğu başkanın talimatları doğrultusunda baskı yapmaya çalıştığı diğer yöneticiler arasında sıkça konuluyor ve ciddi bir problem yaşanıyordu. Daha da önemlisi, Tahkim Kurulu'nda yaşanan istifaların perde arkasını araştıran Federasyon, istifacılardan şöyle bir savunma duyuyordu: "Bir yönetici arkadaşımız ve bir kulübümüzün, çok kolaylıkla tehdit şeklinde anlaşılabilecek tavırları vardı..."
|
|
|
|
|
|
|
|
|