| |
İki ucu tinerli değnek ve polis ne yapmalı?..
İki usta yazarımızdan iki ayrı görüş var baş sayfamızda. İlker Sarıer ve Fatih Altaylı "dayak" görüntülerini izleyip, duygu ve düşüncelerini açık açık belirtiyor. Aslında kamuoyu da yaşıyor aynı ikircikliği. Mesele; şahin olup yırtıcılık yapmaya da, güvercin olup sükunet tavsiye etmeye de hem açık hem kapalı.
Saldırıyorlar İşin en zor kısmı ise sokak polisine ihale edilmiş vaziyette. Çünkü kentin göbeğinde bile hiçbir otoriteden çekinmeyen, kolluk güçlerine bile saldırabilenler var.
Yaşı küçük çocuklar Çakı, tornavida, maket bıçağı, falçata, ustura, şiş, satır çekmiş vatandaşı darp eden, soyan, yaralayan, öldüren, çoğu 18 yaşından küçük gaspçılar, hapçılar, tinercilerle dolu her yan. Bunlara şiddet hiddet uygulamaları da uygun ve yasal değil, "Ne halleri varsa görsünler, yasa elimizi kolumuzu bağlıyor" deyip bir kenara çekilmeleri de.
Bıçak ucu bıçak sırtı Yani fiilen bıçak ucunda, usulen de bıçak sırtında görev yapmanın zorluğunu yaşıyor polisimiz. İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah'la uzun bir sohbetimiz oldu dün sabah. 34 yıllık polislik yaşantısından değil, daha çok sivil taraflarından, hobileri, aile hayatı, neleri sevip neleri sevmediğinden söz ettik daha çok.
Cerrah diyor ki: Kısmetse yarın, 'Cumartesi Eki'mizde okursunuz o sohbeti. Ama Vatan Caddesi'ndeki müdüriyet binasından ayrılıp gazeteme döndüğümde; "Beyoğlu'nda toplu dayak olayı"na karışan polislerin fotoğraflarını gördüm yazı işleri masasında. Herkes bu haberi konuşuyor, nasıl kullanılması gerektiği konusunda tartışıyordu. Önceki akşam ekrana da yansıyan bu görüntüler hakkında bilgi ve demeç almam istenince bu kez telefonla arıyorum Celalettin Cerrah'ı.
El öpüyordu Öğretmenler Günü'nde, yıllar sonra adresini tespit edebildiği İlkokul öğretmeni Melahat Hanım'ın Şişli'deki evine, el öpmeye gittiği sırada buluyorum. Konuyu kısaca anlatıp, değerlendirmesini soruyorum. Belli ki o da çok üzülmüş olaya. Demeç vermiyor ama, kısa bir görüş bildiriyor.
Sayıları çok "Beyoğlu'nda meydana gelen, ekrana, gazetelere yansıyan olay üzücü elbette. Bakacağız, inceleyeceğiz gereken neyse elbette yapacağız. Ancak hem kamuoyunun, hem de b asınımızın dikkatine sunmak istediğim bir şey var. Sadece bu bölgede yüksek sayıda tinerci, hapçı, kapkaççı çocuk ya da genç var.
Ne yapmalı? Bunlarla mevcut yasalar içinde mücadele ederken elimiz kolumuz bağlı. İtsen kaksan hiç olmuyor. Kanunlar böyle diye dokunmayıp, göz altına bile almazsan vatandaş perişan ve şikayetçi oluyor.
Çeteler Ne yapacağımız konusunda durum net değil. Çekilip hiç ses etmezsek meydan tümüyle bunlara kalır. Yeni çeteler, yeni çete reisleri çıkar ortaya. Fırat Delibaş olayını hatırlayın. Yeni yeni Fıratlar'ın çıkmasına olanak sağlanır böylece.
Çocuk mahkemeleri Geçtiğimiz yıl içinde ne yazık ki tam 10 bin çocuğu çocuk mahkemelerine çıkarmışız. Bunlardan 1200'ü tutuklanmış, diğerleri serbest kalmış. Peki suça itilen bu çocuklar ne oluyor eve ya da sokağa dönünce? Yine suç işliyor elbette. Göçü önleyemezsek daha da artacak sayıları.
Kırsaldan buraya Anadolu kırsalında çobanlık yaptırılan, tarlada, bağda bahçede, inşaatta çalıştırılan çocuklar ailece İstanbul'a göç edince ne oluyor düşünün. İş güç olmadığı için sokağa salınıp para getirecek bir şeyler yapması isteniyor. Adamın en az 5-6 çocuğu var. Kendisi de işsiz. Cebinde metelik yok. Bir iki çocuk gitsin para getirsin de, nasıl getirirse getirsin.
Zamanla pişiyorlar Önce mendil satan, kalem satan, tartıcılık yapan bu çocuklar zamanla çetelerin eline düşüyor. Yasalardan dolayı cezasız kalan çocuklar bulunmaz nimet çeteler için. Valimiz Muammer Güler'in önemli bir projesi var. Bakanlıkla da temas halinde kendisi. Çatalca'da İl Özel İdaresi'ne ait büyük bir bina varmış. O boş duruyor. Böylesi, suça itilmiş çocukları orada korumaya, eğitime almak düşüncesi gelişti
Sakıncalı buluşma Çünkü sosyal hizmetlerin binalarına gidince uygun olmuyor. Sokağı hiç tanımayan yurt çocuklarıyla sokaktan gelen çocuk yan yana gelince diğerleri de her şeyi öğreniyor onlardan.
Kapsamlı çözüm gerek Polis elinden geleni yapıyor. Ama neticede yasayı uygulayan kolluk gücüyüz biz. Önleme, caydırma, tespit ve yakalama görevlerimiz var. Mevcut kadroyla bu ahtapot haline gelmiş problemin çözümüne katkı sağlıyoruz.
|