|
 |
 |
 |
Modern Çalıkuşları
Bugün Öğretmenler Günü. Özlem Galip bu özel günü kendini adadığı Doğu'daki bir köy okulunda kutluyor.
Aydın'ı bırakıp gitti Mardin Bağrıbütün'e... Ailesi karşı çıktı. O direndi. Bir öğrencinin çiçek vermesi üzerine köyde kalma kararı aldı... Özlem Öğretmen şimdi köyün her şeyi...
Özlem öğretmen: Hayat buymuş işte!
Aydın'da zengin bir ailenin kızı olarak İngiliz Dili ve Edebiyatı'ndan mezun olan Özlem Galip, iki yıldır Mardin Kızıltepe'ye 35 kilometre uzaktaki Bağrıbütün köyünde öğretmenlik yapıyor.
Henüz 23 yaşında. İki yıl önce, daha 21 yaşındayken ağlaya ağlaya geldiği Bağrıbütün köyünde eski hayatının üstüne kurduğu bir yaşam sürüyor. Aydınlı varlıklı bir ailenin kızı olan Özlem Galip artık ne eskisi gibi her hafta tiyatroya gidebiliyor, ne de kendi şehrinde olduğu gibi olimpik havuzda yüzebiliyor. En fazla öğretmenlik yaptığı Mardin Kızıltepe'ye 35 kilometre uzaklıktaki Bağrıbütün köyünün önünde uzanan sarı bozkırlara bakarak denizmiş gibi hayal kurabiliyor. Ama tüm bunlara rağmen geride bıraktıklarına değil önüne bakıyor. Artık onun en büyük hayali öğrencilerini geleceğe taşımak ve tezini bitirip yüksek lisansını tamamlamak.
BETERİN BETERİ VAR Aydınlı Özlem Galip, Selçuk Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümü mezunu. Özlem öğretmen mezuniyetinin ardından üniversitede öğretim üyeliği yaparken, hayatının geri kalanında Mardin Kızıltepe'ye 35 kilometre uzaklıkta bir köyde öğretmen olacağı aklının ucundan bile geçmiyordu. Üniversitedeki hocalarının çok sevdiği bir öğrenci olmasına rağmen, yaşadığı kadro sıkıntısı onu belki de kaderi olan öğretmenlik için başvurmaya itti. Tayini Mardin'e çıkınca şok geçiren Özlem Galip görevli olacağı ilköğretim okulunun Kızıltepe'nin 35 kilometre uzağında çok fakir bir köy olduğunu görünce kendisine kamera şakası yapılıyor zannetti; "Ben Mardin'i bile beğenmiyordum. Beterin beteri varmış" diyen Özlem öğretmen "Bir görüp hemen Aydın'a dönerim" dediği okulunu görünce yaşadıklarını şöyle anlatıyor; "Kızıltepe'ye geldiğimde aralık ayıydı, köye kadar araba gitmediği için beni köyün 5 kilometre uzağında bıraktılar. Ağlaya ağlaya okula geldim. Görevli diğer öğretmenler paltolarıyla oturup ısınmaya çalışıyorlardı. Burada kalmayacağımı, döneceğimi söyledim. Hepsi çok tepki gösterdi, 'o kalmazsa, sen kalmazsan kim kalacak' dediler. Sınıfa girdim, öğrencilerden biri hoş geldiniz diye çiçek verdi. Hepsi birden koşup bana sarıldılar çok şaşırdım. Gözlerindeki mutluluğu ben hayatım boyunca kimsede görmedim." Özlem öğretmen kafası karışmış bir halde Aydın'a geri döndü. Bankacı babası kızına kıyamıyor gitmesini istemiyordu, annesi sürekli ağlıyor, arsasını satarak Özlem'i yurtdışına gönderme planları yapıyordu. Aradan bir hafta geçtiğinde Özlem, öğretmen olmaya karar vermişti. Her şeyini toplayıp, bir daha asla dönmem dediği Kızıltepe'nin yolunu tuttu. Aslında o da neden gittiğini bilmiyordu, 21 yaşındaki genç kız 'Çalıkuşu' olmaya karar vermişti. Herkes "geçici bir hevestir" dedi. Gidişini, "Annem o kadar kızdı ki benimle gelmedi. Tek başıma ev aradım, tek başıma yerleştim buralara. Annem hala her telefon konuşmamızda ağlar. Babam bir kez geldi, bir gece bile kalamadı" diye anlatıyor.
BAMBAŞKA ÖĞRENCİLER Özlem Galip tam iki yıldır Bağrıbütün köyünde öğrencilerine İngilizce öğretiyor. Öğrencileri ilk gün yaptıkları gibi her gün usanmadan öğretmenlerine çiçek veriyorlar. Özlem okula erken gelip sobayı yakıyor, elinde çan dersin başladığı haber veriyor, hatta tuvalet temizliyor. Ama yine de "Ben doğrusunu yaptım mutluyum" diyor ve devam ediyor: "Ben 800 YTL kazanıyorum, 200'ü kiraya 100'ü bizi okula getiren servise gidiyor. Ben üç gece üst üste tercüme yapsam bundan fazla kazanırım. Ama sorun para değil. Burada kalmasaydım ömür boyu vicdan azabı çekecektim. Artık köydeki kızlar ablaları gibi değil benim gibi olmak için okuyacaklar. Buradan tek kurtuluşları okul, bunu anlatıyorum ben onlara. Üniversitedeyken hayatın gerçeklerinden çok uzaklaşmıştım, hayat buymuş işte." Özlem öğretmen'in görevli olduğu okulda elektrik yok, elektrik olmayınca su da yok. Özlem öğretmen hayatta ne kadar boş şeyler için üzüldüğümü burada anladım diyor; "Benim için mutluluk öğrencilerim gözlerinde gördüğüm ışık. Bu bir büyü gibi. Onlar bana o kadar muhtaç bakıyorlar ki ayrılıp bir yere gidemiyorum. Buradaki öğrenciler şehirdekilere benzemiyor. Ben de onların ne annesine, ne de ablasına benziyorum. O yüzden beni seviyorlar."
Hazırlayan: Sonat Bahar
|
|
|
|
|
 |
|
 |
|