Güneydoğu'ya Galataport modeli
Güneydoğu Anadolu'da ekonomik kalkınmayı gerçekleştirmek için hükümet farklı bir model üzerinde çalışıyor. Aslında model, daha önce Atatürk Havalimanı ve son dönemde ihale yöntemi üzerinde tartışma yaratan Galataport başta olmak üzere birçok yerde uygulanan bir yöntem. Özetle, "Yap-İşlet-Devret (YİD)" olarak isimlendirilen modeli, hükümet şimdi Güneydoğu'daki sulama projelerinde uygulama kararlılığında. Proje ile ilgili hazırlık da yapılmış. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yakın çevresinin üzerinde çalıştığı modele geçilmesinin gerekçesi şöyle sıralanıyor: Erdoğan'ın da dün partisinin Meclis Grup toplantısında vurguladığı gibi Türkiye'nin toplamına son dönemde yapılan yatırım miktarı 22 milyar dolar civarında. Bundan Doğu ve Güneydoğu'nun aldığı pay ise oldukça düşük. Her ne kadar Teşvik Yasası çıkarılmış olsa da Adıyaman'dan doğuya bir tek yatırım gitmemiş. Bölgeden, sınır ticareti de dahil yüklü kazanç elde edenler dahi bir tek çivi çakmamış. Elde ettiği geliri Batı'daki yatırımlarına yönlendirmiş. Ankara Ticaret Odası Başkanı Zafer Çağlayan'ın önderliğinde Muş ve çevresine gerçekleştirilen yatırım modeli ise diğerlerine örnek olamamış. Devletin de hemen büyük bir yatırım atağına girmesi için elindeki olanak da sınırlı. Bütün bu gerçekler içinde nasıl bir formülle bölgede yatırım atağına geçileceği üzerinde durulmuş. Bölgenin kalkınmasına katkı sağlayabilecek model olarak sulu tarım bulunmuş. Ancak, son 20 yılda sulama kanallarının ancak yüzde 5'inin tamamlanabildiği görülmüş.
Destekten kesinti Üzerinde düşünülen YİD modelini de bu aşamada devreye sokma kararına varılmış. Son aşamasına geldiği bildirilen modelle ilgili olarak da ilginç bir formül üretilmiş. Önce Hazine'den sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan'a gidilmiş: "Su kanallarının tamamlanması için gereken krediye Hazine garantili verebilir mi?" Babacan'ın yanıtı kısa ve net olmuş: "Hayır..." Soru şu şekle çevrilmiş: "Doğrudan Destek ile üreticiye dekar başına belirli desteklemede bulunuyorsunuz. Bunun miktarı dönüm başına ortalama 40 YTL'yi buluyor. Üretici bu desteğin, suyu toprağına getirecek firmaya ödenmesini kabul ederse, destek verir misiniz?" Babacan, iyi formüle edilmesi durumunda bunun olabileceğini bildirmiş. Proje ile ilgili DSİ'de de çalışma başlatılmış. Yenilenebilir Enerji Yasası'nın bir maddesinin, "devletin su kullanma hakkını devredebileceği" hükmünü taşıdığı anımsatılmış. Yapılacak olana gelince.. Doğu ve Güneydoğu'daki su kanal ve kanaletleri, ilgilenen firmalara ihale edilecek. Bu firmalar aynen Atatürk Havalimanı veya Galataport'ta olduğu gibi yapacağı kanalları kaç yıl süreyle kullanacağını belirtecek. Ayrıca, götürdüğü suyun metreküpü başına almayı planladığı para miktarını da ihalede açıklayacak. Devlet, barajlardaki suyu kanalları yapacak olan firmalara ücretsiz verecek. Firmalara götürdüğü suyun bedeli, çiftçinin eline geçecek olan doğrudan destekten kesilerek ödenecek. Yani, özel sektörce arazisine su getirilen çiftçi, harcadığı su miktarının bedeli düşüldükten sonraki miktar kadar doğrudan destek alacak.
İki firma ilgili Proje bazı yabancı firmalara da aktarılmış. Fransız ve İsrailli iki firma buna ilgi gösterdiğini bildirmiş. Hatta, İsrailli firma Güneydoğu'da incelemede bulunmuş: "Biz projeye girmeye hazırız" mesajını yollamış. Projenin ne zaman hayata geçirileceğine verilen yanıt ise benzer: "Bürokrasinin süratine bağlı..."
|