| |
|
|
Mehmet Ağar'ın yanlışlığı!..
Gazetenin en güzel, en sakin saatleri akşam son toplantı sonrasıdır. Günlük koşuşturma stres, telaş, itiş kakış.. Son sayfayı da matbaaya yollayan düğmeye bastıktan sonra, gece ekibiyle gündüz kurmaylarının bir araya gelip yarı sohbet yarı "neleri değiştirebiliriz" fikirlerinin uçuştuğu o son toplantıdan sonra keyif anları başlar.
Ayar olmuştuk Ani bir gelişme, bir anda olup biten, sayfaları yıkıp, manşetleri atacağımız bir durum olmamışsa huzur gelir yayılır damarlarımıza . Geçen gece aynen böyle bir durum yaşıyorduk. Benim odada toplanan bir kaç arkadaş bir yandan çayları yudumlayıp bir yandan gece oynanacak İsviçre maçına ayar ediyorduk kendimizi.
Şakayla karışık Sohbetin sarmal anında telefonum çaldı, açtım. Ses tanıdık ama aradığı ben değilim. - Alper Bey lütfen. - Hangi Alper efeeem? - atv Haber Merkezi'ni aramıştım. Daha doğrusu onlar beni aramış geri aradım. Yanlış mı çevirdim?
Çaylak yıllar O an sesin sahibini çıkardım ama şakayla devam edeyim dedim: - Lütfen dikkatli çevirin Mehmet Bey. Burası Savaş Ay Bey'in odası. Sonra karşılıklı gülüşmeler gülüşmeler. Mehmet Ağabey'le tanışıklığımız on yıllar öncesinden, benim çaylak muhabir onun genç bir polis şefi olduğu yıllardan kalma.
Köprüler ve sular O dönemin kendine özgü koşullarından dolayı hemen her haberciemniyetçinin arasında olanlar gibi, bizim ilişkimizin de bir dargın bir barışık yaşandığı yıllardı. Sonra köprüler çook su akıttı altından. Ben köşesine çekilmiş bir yazar, o ise atak yapmaya hazır bir parti lideri.
Yine yeni yeniden Muhabbet sürdü elbette: - Duydunuz mu Hakkâri'yi? Yine çatışmalar var. Bir yurttaşı daha kaybettik maalesef. Göstericilerden ve polisten 1015 yaralı var. - Bir şeyler duydum da, tam neticeyi az sonra alacaktım. - Ne oluyor abi? Yine hareket, yine karışıklık yine ölümler?
İtiraz ve endişe Cevapları oldukça ağır geldi Ağar'ın. Şimdi yazsam sakil durur. Çünkü hatalı bir telefon sonrası kısa bir sohbetti yaptığımız. Demeç verir gibi değil muhabbet gibi konuşmuştu. Ama tanıdığım bildiğim kadarıyla sesinde gücenmişlik, 'isyana beş var' kıvamında bir itiraz, endişe ve sıkıntı hissettim.
Ne yapmalı? Yakındır; kısmetse Ankara'ya varır, yanına uğrar dört başı bayındır bir söyleşi yapar, sizinle de paylaşırım düşüncelerini... Keşke hükümet kurmayları da öyle yapsa . Bunca deneyimi olan Ağar'a "Senin fikrin ne Mehmet Bey? Neler yapılabilir" diye sorsa.
|