|
 |
 |
 |
  |
|
Ulema krizi
"Türban konusunda söz hakkı AİHM'nin değil din ulemasınındır" diyen Erdoğan'a tepki yağdı... Başbakanlık, sözlerin çarpıtıldığını savundu.
Başbakan'ın, türban sorununun çözümü için "ulema" formülünü ortaya atması, gündemi sarstı. Muhalefet ve hukukçular sert tepki gösterdi. Basını suçlayan Başbakanlık Sözcüsü Beki'den ise, "Başbakan'ın dünyevi hukuk alanına giren bir düzenlemenin, din bilginlerine bırakılması gerektiğini söylemesi söz konusu değildir" açıklaması geldi... İşte, Ankara'nın ulema krizinden notlar:
CHP Genel Başkanı Baykal: Çağdaş ve laik Türkiye'ye yakışmıyor. Sen Başbakan mısın, şeyhülislam mısın? Taliban'a mı danışacaksın?
ANAVATAN Genel Başkanı Mumcu: Vahim bir laf. Burası demokratik, laik, sosyal, hukuk devleti... Yasayı Meclis'e getirir, çözersiniz. Destek hazır.
DYP Genel Başkanı Ağar: Erdoğan'ın sözlerinin kabulü mümkün değildir... Bütün sorunların tek çözüm yeri Meclis'tir...
Anayasa Profesörü Aldıkaçtı: Türk aydını olarak değerlendirme yapmaya utanıyorum. Konunun tartışmaya açılabilmesinden utanıyorum.
 Şimdi de ulema krizi
Başbakan'ın Danimarka'da türban için "ulema" formulünü ortaya atması, Ankara'da gündemi kilitledi. Erdoğan'ın formülüne muhalefet ve hukukçular tepki gösterdi.
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın, "Türban konusunda AİHM değil, din uleması karar vermeli" sözleri Ankara'daki gündemi gererken başbakanlık konunun medyada "maksadı aşan haber ve yorumlara" neden olduğu açıklaması yaptı. Başbakanlık sözcüsü Akif Beki, "Başbakanın dünyevi hukuk alanına giren bir düzenlemenin, din bilginlerine bırakılması gerektiğini söylemesi söz konusu değildir" dedi. Beki, yaptığı yazılı açıklamada Başbakan'ın değerlendirmelerinin, "maksadı aşan bir şekilde" haber ve yorumlara konu yapıldığının görüldüğünü'' söyledi. Erdoğan'ın AİHM'nin uzmanlık gerektiren bir konuda 'bilirkişi' görüşüne başvurma gereği duymadan karar oluşturmasını eleştirdiğini ifade eden Beki, şöyle dedi: "Başbakan, başörtüsü yasağıyla ilgili uygulama söz konusu olduğunda, İslam dini bilginlerinden görüş istenmeden oluşturulacak kanaat ve görüşlerin 'eksik' kalacağına işaret etmek istemiştir. Mahkeme heyetinin, ihtisas gerektiren bir dosyada kendilerini konunun uzmanı yerine koyarak söz söyleyemeyeceklerine dikkat çekmiştir. Dünyevi hukuk alanına giren bir düzenlemenin, din bilginlerine bırakılması gerektiğini söylemesi söz konusu değildir, olmamıştır da." Türban yasağıyla ilgili konuların "mahkemelerin görev ve yetki alanlarına girdiği hususu açıktır" diyen Beki "Ancak uygulamanın muhatabı olan bireylerin dini inanç ve değerlerinin de bu düzenlemeler yapılırken dikkate alınması hukuk felsefesinin bir gereğidir" dedi.
YADIRGANMAMALI Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Prof. Dr. Saim Yeprem ise SABAH'ın sorusu üzerine 'ulema' kelimesinin alimin çoğulu olduğunu vurgulayarak, "Ulemanın dinle ilgisi yok. Kelimenin başına tıp kelimesini koyarsanız tıp alimi, fizik kelimesini koyarsanız fizik alimi, hukuk kelimesini koyarsanız hukuk alimi olur. Sayın Başbakan Türkçe'yi çok geniş kullanıyor. Din bilimlerini, din alimleri ve din akademisyenlerini kast ediyor. Ulema sözcüğünü yadırgamanın, özel anlam yüklemenin bir manası yok" dedi. Prof. Dr. Hüseyin Hatemi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne göre dini yasakların ancak kanunla koyulabileceğini hatırlatarak, "Erdoğan, 'Başörtüsünü yasaklayan kanun yok, böyle bir karar alamazsınız' dese haklı olurdu. Ulema dinde türban olup olmadığına karar verebilir. Ama AİHM bunu tartışmıyor ki zaten" dedi.
ULEMA NEDİR? Osmanlı İmparatorluğu döneminde yüksek din bilginlerinden oluşan sınıfa ulema denilirdi. Müslüman asıllı "okumuşlardan" oluşan bu sınıfın amiri Şeyhülislam idi. Asıl görevleri medreselerde öğrenci yetiştirmek olan din alimleri, devlet yönetiminde de söz sahibiydi. Çünkü Osmanlı'da padişahların fetihten "kardeş katliamı"na kadar her konuda icraatlarını yasallaştırmak için fetva almaları gerekiyordu. Hukuken yönetim şekli teokrasi olan Osmanlı İmparatorluğu, her işin şeriata uygun olması için Şeyhülislam'a danışırdı. Osmanlı'nın batılılaşma çalışmalarına şiddetle karşı çıkan ulema sınıfı, yenilik yanlısı padişah olarak tarihe geçen İkinci Mahmut için "gavur padişah" yakıştırmasını yapmıştı. Ulema'nın etkisi, yüzyıllar içinde gittikçe azaldı; ama hiç yok olmadı. Bugün benzer bir kurum yalnız İran'da var.
Bülent AYDEMİR / ANKARA
|
|
|
|
|
 |
|
 |
|