| |
|
|
Kalk Atatürkçüğüm yoksa hasta olacaksın
Eski bir gazeteden, Önder gazetesinden derledim şu satırları. Atamızın çocuklara olan bakışı, yaklaşımı ve paylaştıklarını ne de güzel anlatıyor bir okuyun ne olur. * Atatürk bir gün çocuk balosuna gider. Ortalıkta bir şaşkınlık havası doğar. Küçük bir oğlan salonun orta yerinde kalır. Bu yavru hayranlıkla bir süre Atatürk'e baktıktan sonra: "Atatürk'üm, seni öpmek istiyorum" der. Ortalığa bir sessizlik dalgası yayılır. Bu derin sessizliği Atatürk'ün sesi bozar; "Öyleyse, gel öp" der. Çocuk koşarak Atatürk'ün boynuna sarılır. O sırada diğer çocuklar da; "Biz de.. Biz de.." diye bağırır. Böylece tüm çocuklar Ata'yı doya doya öper. Bu görüntü çoğu kişiyi ağlatır. Büyük Atatürk de ağlar. Evet, Türk çocuklarının bu engin sevgisi için ağlar. Hem de sevinç gözyaşlarını dökerek.
Tükenmeyen çocuk sevgisi Atatürk, yaşamı boyunca tüm sevdiklerine "çocuk" diye seslenirdi. Çocuk sözcüğünü çok severdi. Bu sözde bir sevgi, bir yaşam ve bir canlılık bulurdu. O' nun çocuğu yoktu ama içinde bitip tükenmeyen bir çocuk sevgisi vardı. Son yıllarını da çok sevimli bir çocukla geçirdi: Ülkü. Ülkü, Atatürk'ün çocuk sevgisinin bir simgesi oldu.
Ülkü'süz yapamazdı.. * Hasan Rıza Soyak'ın anlattığına göre, "Sonra, Ülkü' yü derin bir şefkatle bağrına bastı, iki yanağından öptü. Ben bu öpücüklerde, bütün çocuklara karşı olan sonsuz sevgisinin izlerini görür gibi oldum." Atatürk, ilk kez Ülkü'yü Gazi İstasyonu'nda anasının kucağında görür. Ülkü o zamanlar altı aylık ve şirindir. O'nu kucağına alır, sevip okşar. Ülkü sarılır ve öper. Sonraları Ülkü'süz yapamaz. Sıkıldığı zamanlarda Ülkü'yü getirmelerini buyurur.
Çocukluk ne güzel şey * Soyak anılarında şöyle anlatır: "Bir gün yanına girdiğim zaman onu yine büyük adamın kucağında bulmuştum. Şakalaşıyorlardı. Çocuk katıla katıla gülerek O' nun altın sarısı saçlarını çekiyor, burnuna yapışıyor, ara sıra yumuk elleriyle, yüzüne küçük küçük tokatlar indiriyordu. O da çocuklaşmış gibiydi. Bir yandan kahkahalarla gülüyor, bir yandan da, güya başını korumaya çalışıyordu. Bir aralık bana baktı. Gök parçası gözleri sevgi ve neşeden ışıl ışıldı . " "Çocukluk ne güzel şey.." deyip ekledi; "Çocuklar ne güzel, ne tatlı yaratıklar değil mi? En çok hoşuma giden halleri nedir bilir misin? Riyakarlık bilmemeleri, bütün istek ve duygularını içlerinden geldiği gibi açıklamaları."
'Beni nasıl seviyor?' * Ülkü, bir gün Atatürk'ü Çankaya'daki bahçede çimenler üzerinde görünce "Kalk, Atatürkçüğüm, hasta olacaksın" der. Bu söz Atatürk'ün çok hoşuna gider: "Ne duygulu çocuk" demekten kendini alamaz. "Kim olduğumu bilmeden beni nasıl seviyor" diye de duygularını belirtirdi.
|