| |
|
|
Atatürk'ün evinde neler neler yaşadım
Yaşım henüz dokuzdu. Batı Trakya Türkleri'ne bir dizi konser vermek için turneye gidiyordu annemle babam. Yaz tatili diye beni de yanlarına aldılar. İskeçe, Kavala daha bir dolu yer. Yaklaşık bir ay boyunca dolaştık. Sonra görenler, beğenenler Selanik'e de çağırdı konser grubunu. Oraya da gidildi. Hatırladığım kadarıyla 15-20 gün kadar da orada geçirdik.
Atatürk'ün evinin önü.. Bir gün biri akıl etti. "Atatürk' ün evi burada. Haydi gidelim, görelim" dedi. Toparlandık, bir minibüse sığıştık gittik. İlkokul 3. sınıfa yeni geçmiş bir çocuğun, yani benim o anki duygularımı tahmin etmeye çalışın. İki yıl boyunca öğretmenimizden, radyo programlarından, aileden, yakınlardan duyup neredeyse yüreğimize yerleştirdiğimiz Atatürk' ün evinin önündeyim . Şimdiki çocuklar için Harry Potter'la sabah kahvaltısı etmek neyse aynen öyle bir durum benimkisi. Hayallerimize teyellenen o meşhur Pembe Boyalı Ev tam karşımda duruyor.
Kalıcı izler Sonra içeriye, odalara, sofaya, mutfağa bahçeye girip, gezip çıkıyoruz. Cam sandıklar içinde birkaç çocukluk giysisi, ilk üniformaları, bastonları, okuduğu kitaplar, yanlarına "mühim" diyerek not aldığı paragraflar. Sadece o 9 yaşıma gelinceye kadar değil, ondan sonraki yaşantımın da en kalıcı izler bırakan macerasıdır bu benim için. Ama aah ah!. Keşke daha da iyi anlatsalar, daha da iyi bilebilseydik onun çocukluğunu . Çocuk yıllarında nasıl yaşadığını her dönemin çocukları baştan sona öğrense, hayaller daha bir artı sonsuz yolculuğa çıksa.
|