120 milyar $ döviz açığı nasıl kapandı?
Türkiye son üç yılda dışarıdan 120 milyar dolar bularak, dış finansman gereğini karşıladı. Sorun çıkmadı. Fazla da zorlanmadı. Peki, bu nasıl oldu? Önce bu döviz açığı nasıl ortaya çıktı sorusunu yanıtlayalım. Bir ülkenin döviz açığı, ya da başka bir terimle dış finansman gereği hesaplanırken ödemeler dengesinin cari işlemler açığı ve dış borç ana para ödemelerine bakılır . Bu iki kalem toplanır, döviz açığı bulunur. Dış borç faiz ödemeleri, cari işlemler hesabı içinde olması nedeniyle hesaba katılmaz. Türkiye'nin 2000-2005 arasındaki cari işlemler açığı ve dış borç ana para ödemeleri grafikte görünüyor. Son üç yılı dikkate aldığımızda, yurt dışına 120 milyar dolar transfer etmişiz . Bunun 47 milyar doları cari işlemler açığından, 73 milyar doları dış borç ödemelerinden kaynaklanmış.
Yeniden borçlanmışız Dışarıya ödenen bu 120 milyar dolar, yeni dış finansman bulunup kapatılmış . Finansman kaynakları içinde ilk sırayı borçlanma alıyor . 2003-2005 arasında 106 milyar dolar borç almışız. Bu yeni borçlanmanın 41 milyar dolarını kamu, 65 milyar dolarını özel sektör gerçekleştirmiş. Geri ödediğimiz ana para tutarı ise, 7 milyar doları IMF'ye olmak üzere, 73 milyar dolar. Öte yandan, net bazda doğrudan yabancı sermaye ile 10 milyar dolar, portföy yatırımları ile de 4 milyar dolar dış fon sağlanmış. İşin ilginç yanı, nedenini açıklamakta zorlandığımız net hata ve noksan kalemindeki 12 milyar dolarlık fon girişine karşı, Merkez Bankası'nın 13 milyar dolar döviz biriktirmesi. Rezervlerin kaynağını tam olarak belirlemek zor. Ancak, net hata ve noksan kalemi ile hemen hemen eşitler. Özetle, son üç yıldaki 120 milyar dolarlık döviz açığının büyük çoğunluğunu (% 88'ini) yeniden borç bularak kapatmışız. Doğrudan yabancı sermaye ise kendisini 2005'te hissettirebilmiş. Uluslararası likiditenin bolluğu bize yardım etmiş. Ayrıca faizler açısından da dünya konjonktüründen yararlanarak , daha düşük oranlarda borçlanma olanağı bulmuşuz. Doğrudan yabancı sermayenin Türkiye'yi fazla tercih etmemesinin direncini, özelleştirmeler aracılığı ile 2005'te kırabilmişiz.
2006-08 gereksinimi Önümüzdeki üç yıla baktığımızda, bu döviz kuru rejimi ve büyüme oranları ile, yıllık 50'şer milyar dolar, üç yılda ise 150 milyar dolar civarında dış finansman açığı ile karşılaşacağımız anlaşılıyor. Bir sorun oluşturacağını sanmıyorum. Ancak, bu tutarın ne kadarını doğrudan yabancı sermaye çekerek kapatabilirsek o kadar sağlıklı bir finansman yapısına kavuşabileceğiz. Aksi taktirde dış borçların artması kaçınılmaz olacak. 2005'teki özelleştirmeler nedeniyle geleceği varsayılan 20 milyar dolarlık tutarın dış borç gereksinimimiz karşısındaki düşüklüğü de açıkça ortada.
|