|
|
|
|
|
|
Erdoğan'dan sağduyu çağrısı
Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, Fransa'nın başkenti Paris'te yaşanan olaylarla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Paris'te yaşanan kaygı verici olayların, dünyanın, ülkelerin, şehirlerin topyekün medeniyet birikimlerinin geleceğinin, insanlığın bekası adına yeniden düşünülmesini zorunlu kılan gelişmeler olduğunu anlatan Erdoğan, şunları söyledi:
''Umarım, ötekileştirmenin, yabancılaştırmanın, ırk ayrımcılığının, hak ihlallerinin nasıl bir şiddete yol açtığını çok üzücü tecrübelerle yaşayan Avrupa, son gelişmeler nedeniyle evrensel değerlerde, hukuk ve adalette aldığı mesafeden geriye gitmeyecektir. Ayrıcılığa ve haksızlığa maruz kaldığını söyleyenlerin de hak ve taleplerini şiddete yönelerek, masum insanların can ve mallarına kastederek elde etmesi mümkün değildir. Dolayısıyla barış ve huzur içinde yaşayacağımız bir dünyayı elbirliği ile kurmak hepimizin en öncelikli görevi haline gelmiştir.
Hepimiz, bütün insanlık ailesi, terör ve şiddet konusunda, ırkçılık, ayrımcılık konusunda, gelenekler ve dini inançların yok sayılması, aşağılanması halinde işin ucunun nerelere varabileceğini çok iyi hesap etmek mecburiyetindeyiz. İnsanlığın, can yakıcı bu felaketlerde yeni tecrübelere de ihtiyacı yoktur. Bunlar tarih boyuncayeteri kadar tecrübe edilmiştir. Aklın yolu, bu problemlerin karşısına ortak ve hakkaniyetli bir iradeyle çıkmaktır. Paris'te ortaya çıkan hadiselerin elbette çok iyi okunması, doğru analiz edilmesi gerekmektedir. Buradan bizim medyamızdaki yanlış haberlere de bir atıfta bulunmakistiyorum. Hepsi teyp kayıtlarında vardır. Ne konuştuklarımın hepsi oralarda belirlidir. Ama bunları tek istikamete yönlendirmek, tekrar ülkemde farklı bir gerilimin tohumunu atma gayretlerini düzeltmek içinbunu buradan milletime duyurmak istiyorum: Dürüst hareket edin, dürüstdavranın ve milletimizi de hiçbir zaman aldatmayın.''
TEK BİR SEBEP
Başbakan Erdoğan, Almanya'ya giderken uçakta gazetecilere yaptığı konuşma hakkında da bilgi verdi. Paris'te yaşanan türden sosyolojik olayların tek bir sebebe indirgenemeyecek kadar karmaşık ve derinlikteolduğunu söylediğini belirten Erdoğan, ''söylediğim sözler; bunların altında yılların birikimi vardır, sosyo-ekonomik ve kültürel faktörlerin tesiri vardır, yanlış politika ve anlayışların rolü vardır, bunların hepsi doğrudur'' diye konuştu. Kendisinin de bunları söylediğini kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti:
''Yoksa bazı yasakçı uygulamaların, bu olaylardaki etkisine dikkatçekerken, meseleyi tek bir sebebe indirgemedik, indirgemiyoruz. Fransa'daki bundan aylarca önce başörtüsüyle ilgili yasağın da bugünlere gelinmesindeki, bu süreç içerisindeki etkenlerden bir tanesiolduğunu orada ifade etmişizdir. Söylediğimiz budur. Bugüne kadar böyle bir şey yokken, böyle bir tohumun orada atılmış olması da bu yanlışlardan bir tanesidir.Paris'teki olaylara karışan grupları bir kez daha sükunet ve sağduyuya davet ediyorum.
Özellikle 4.5 milyon Türk vatandaşımızı da bu konuda sağduyuya ve bu olaylara bakışta daha olgun, daha mutedil davranmaya davet ediyorum. Yakıp yıkmak bir hak arama yolu olamaz. Bunun da altını çiziyorum. Küreselleşen günümüz dünyasında gettolar halinde yaşamanın da imkanı yoktur. Göçmen topluluklar, iç içe yaşadıkları toplumla entegreolmak, ortak değerleri paylaşarak barış içinde bir arada yaşamayı öğrenmek zorundadırlar. Sorumlu makamlar da göçmenlere yönelik ayrımcı politikaların ne tür sonuçlar vereceğini iyi görmelidir, sağduyulu politikalar izleyerek, toplumun tüm fertlerine eşit, hak ve fırsatlardan yararlanma yolunu açmak durumundadır. Dileğimiz, Paris'te bir an önce huzur ve sosyal barışın yeniden tesis edilmesi, bu istenmeyen olayların diğer Avrupa şehirlerine sıçramamasıdır.''
EN BÜYÜK KATKI AB'Lİ TÜRKLERDEN
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayip Erdoğan, Avrupa'da yaşayan Türklerin uzun yıllar ihmal edildiğini ifade ederek, ''40 yıl boyunca gurbette geçici olma duygusu içinde çok sıkıntılar çeken insanımız, bugün Türkiye'nin ayağa kalkışını, silkinmesini, dünya ile bütünleşmesini heyecanla, gururla, onurla izliyor'' dedi.
Başbakan Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, geçen Ramazan Bayramı'nın millete, İslam alemine mutluluklar getirmesini diledi. ''Kardeşlik şuuru, dayanışma bilinci, milletimizin her zaman en belirgin özelliği olmaya devam etmektedir'' diyen Erdoğan, bunu her vesileyle gördüklerini ve yaşadıklarını söyledi. Erdoğan, başarılarının ardında hep bu ruh, şuur, duygu birliği ve kardeşlik bağlarının bulunduğunu dile getirerek, bunun örneklerini yurtdışındakiTürk vatandaşlarında da gördüğünü kaydetti.
Yurtdışında yaşayan Türk vatandaşlarının derlenip toparlanma ve özgüven artışı yaşadıklarına dikkati çeken Erdoğan, son Almanya gezisinden söz ederek orada şahit olduğu birlik ve beraberlik tablosunu anlattı. ''Avrupa'da yaşayan insanlarımızı biz ülke olarak uzun yıllar ihmal ettik'' diyen Erdoğan, AB ile müzakerelere başlarken oradaki Türk toplumu ile çok daha doğrudan konuşulması gerektiğini, meselelerine daha yakından eğilinmesi gerektiğini vurguladı.
Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:''Bugün Avrupa hudutları içerisinde 4.5 milyon Türk yaşıyor. Yaklaşık 40 yıldır yerleşik olarak Avrupa'da yaşayan Türk toplumu, büyük bir özgüven içinde kendisi için yeni bir gelecek planlıyor. 40 yıl boyunca gurbette geçici olma duygusu içinde, gelecek kaygıları içinde çok sıkıntılar çeken insanımız, bugün Türkiye'nin ayağa kalkışını, silkinmesini, dünya ile bütünleşmesini heyecanla, gururla, onurla izliyor. Bunu gördükçe kendine olan güveni, cesareti artıyor, geleceğe daha emin adımlarla yürümeye başlıyor. Bunun işaretlerinden biri genel merkez binalarını hizmete açtığımız Avrupalı Türk Demokratlar Birliği'dir. Bu kuruluşun çatısı altında yüreklerini, akıllarını tecrübelerini birleştiren kardeşlerimiz Almanya'da her şeyden önce siyasi, sosyal ekonomik alanlarında geleceğe yönelik adımları atmada çok ciddi bir buluşma noktasını oluşturdular.
Avrupa'daki Türk toplumuna kol kanat gerecek, bir güçbirliğine ulaşmayı hedeflemiş durumdalar. Avrupa'da yeni bir başlangıç yapan bu kardeşlerimize söylediğim gibi, en zor alınan kararlar yenilik ve değişimle ilgili kararlardır. En çok cesaret isteyen kararlar da bunlardır. Avrupa ülkelerindeki Türk toplumu yeni bir anlayış etrafında güçbirliğine giderken, aslında yeni bir başlangıç yapma iradesini ortaya koymuştur. Avrupalı Türk Demokratlar Birliği, işte bucesur iradenin bir tezahürü olarak ortaya çıkmaktadır.
Nitekim açılışın ardından Almanya Şansölyesi Gerhard Schöreder ile birlikte Avrupa ve Almanya'da iş sahibi olan vatandaşlarımız ve bunun yanında Alman işadamları ile bir araya geldiğimiz yemekte verilen mesajlar, 40 yıllık süreç içerisinde ilk defa atılmış olan adım, ilk defa bir gerçekleşme tezahürüdür.''
(AA)
|
|
|
|
|
|
|
|
|