| |
Yürüyüş Raporu
Yakından izleyen okurlarımız, ne zamandır aralıksız yürüdüğümü biliyorlar artık... 21 Haziran'da başladığıma ve hiç ara vermediğime göre, tamı tamamına 4.5 aydır yürüyorum... Günde ortalama 10 km yürüdüğümü biliyorsunuz. Demek ki, 135 gündür yürüdüğüme göre, 1350 kilometre yol yapmışım. İlk raporumuzda yaptığımız benzetmeye sadık kalırsak eğer, 4.5 ayda, İstanbul'dan İzmir'e gidip dönmüşüm de, ayrıca 150 km de fazlası var.
İlgili okuyuculardan ve dostlarımızdan gelen en önemli soru, yürürken belime taktığım "adım ölçek" cihazının nereden bulunacağı ile ilgili... Bu cihazın İstanbul'da Sirkeci Doğu Bank çevresinde satıldığını duydum. Ben, bir arkadaşımdan tedarik ettiğim için bizzat gidip araştırmış değilim ama... Fakat yürümeye hevesli dostlara çok basit ve sınanmış bazı ölçüler verebilirim.
Ben her sabah yürüyorum ve defalarca test ettim, inanın bir milim bile şaşmıyor. Adım uzunluğu 80 cm olan bir erkek yürüyüşçü, tempolu bir yürüyüş tutturduğu takdirde, dakikada 100 metre, 10 dakikada da 1 km yol katediyor. Bu da, saatte 6 km mesafeye tekabül ediyor. Demek ki ben en azından 100 dakika yol yürüyorum. Bazen bunu aştığım da oluyor, çünkü insan yürüdükçe açılıyor. Mesela, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'na isabet eden pazar günü, ben sabah saat 11.00'de yürüyüşe çıktım. Saat 14.00'e kadar tam üç saat yürüdüm. Üstelik hava bozuktu, bir yağmur yağıyor, bir güneş açıyordu. İklimler değişiyordu adeta... Doğadaki bu muzzam olaylara tanık olmak bile insana ayrı bir keyif veriyor. Belimde takılı adım ölçer cihazına hiç bakmadım. Sadece saatime baktım. Yürüdüğüm süre belliydi. 180 dakika... Demek ki, 18 km yol yürümüştüm. Eve geldiğimde adım ölçere bir de baktım ki, 17 bin 600 metre yol yürümüşüm... Öyleyse siz de adım ölçer cihazınız yoksa bile saate bakarak ne kadar yürüdüğünüzü anlayabilirsiniz.
İnsanlar en çok şunu soruyorlar bana: Yürürken hiç sıkılmıyor musun? Baştan ben de bu kadarını becerebileceğimi sanmazdım. Ama alışıyorsunuz. Çünkü yürümek sizi başlıbaşına meşgul eden ve eğlendiren bir aktivite haline gelmiş oluyor. Üstelik kendi başınıza kalmanın ve çeşitli düşüncelere kapılmanın da hiç kötü bir yanı yok. Tam tersi bir partner ile yürümek daha zor. Çünkü ister istemez muhabbet etmek ve laf yetiştirmek zorunda hissediyorsunuz kendinizi... Bu da pek istenecek bir durum değil...
Tabii bir çok okuyucunun bu meyanda kaç kilo kaybettiğimi merak ettiğini biliyorum. Söyleyeceğim... İlk amacım elbette esaslı miktarda kilo vermekti. Nitekim, ilk 90 gün civarında yaklaşık 12 kilo verdim. Sonraları biraz yavaşladı kilo verme temposu... Ben de bu yüzden biraz daha fazla yürümeye başladım. Şu anda artık hem sağlığımı (bedensel ve ruhsal) koruyorum, hem kilo durumumu koruyorum, hem de yürüme mesafesini tedricen artırarak kilo vermeyi sürdüreceğimi düşünüyorum. Tabana kuvvet! Kendimi, Ferrarisini Satmış Bilge, gibi hissetmeye başladım. Bir Ferrarim hiç olmamış olsa bile...
|