Sanatın politikayı yendiği zaman...
Antalya Film Festivali'nin kapanış gecesi. Antik tiyatroda, Fransız aktris Mathilda May ile Sibel Kekilli'nin arasında oturuyorum. En sağımızda ise, nereden tanıdığımı çıkartamadığım, kırmızı elbiseli, uzun saçlı genç bir kadın bize gülümsüyor. Mathilda ya da Sibel'in hayranlarından birisi olduğunu düşünerek biz de ona gülümsüyoruz. Genç kadın az sonra yerinden kalkıyor, bilge bir sükunetle, usul usul sahneye çıkıyor. Devasa tiyatroda, yürüme ritmini hiç bozmadan ilerliyor, orkestranın yanında duruyor ve birden binlerce yıllık antik sahneden gökkubbeye ilahi bir ses yükseliyor. Hınca hınç dolu tiyatrodaki binlerce kişi aynı anda susuyor. Beş dakika önce yanımızda ufacık bir çocuk gibi oturan Aynur sahneye çıkar çıkmaz dev bir sanatçıya dönüşüyor. Şarkıları bitip yanımıza döndüğünde Mathilda bana "Sedef, izin verirse kendisini öpebilir miyim?" diye soruyor, Aynur, ikimizin de sesiyle nasıl büyülendiğimizi görüp bize sarılıyor, soru sorma sırası ona geliyor: Hangi dilde söylediğimi biliyor mu?" Mathilda'ya, Cannes Festivali'nde seyrettiğimiz "Sounds of Istanbul" filmini hatırlatıyorum ama ünlü oyuncu ve müzisyen "Hayır, hangi dil olduğunu bilmiyorum ama umurumda değil" diyor, "Bildiğim tek sey, az önce inanılmaz bir sesle kendimden geçtiğim!" Törenden sonra, Yılmaz Erdoğan ve daha bir çok sanatçı da, o şarkı söylerken gözlerinin dolduğunu söylüyorlar. Herkes aynı fikirde: Bu, hakikaten çok büyük bir ses ve onu sahnede dinlemek bir ayrıcalık. Hikayenin devamı malum: "Ödül töreninde Kürtçe krizi" gibi başlıklar, ertesi gün siyasetin bir kere daha sanatın önüne geçmeye çalıştığını haber veriyor.
İLAHİ BİR SES Az önce UNESCO'nun, "ölen diller" hakkındaki raporunu okuduğumda, en ön sıralardan tanıklık ettiğim bu sahneyi sizlere aktarmak geldi içimden. Rapor, eskiden dünyada 8000 dilin konuşulduğunu, bugün ise, savaşlar, salgın hastalıklar ve doğal felaketlerle 2000 lisanın yok olduğunu ve asrın sonuna dek yüzde ellisinin de eriyip gideceğini söylüyor. Dünya dillerinin yüzde doksanı internette kullanılmıyor, gelecek nesillere iletilmiyor ve her üç haftada bir dil atlastan siliniyor. Ve işte bütün bunlar bana, sadece ve sadece şarkı söylediği için "tehlikeli" addedilen ilahi sesli gencecik bir kızın hikayesini hatırlatıyor...
Sedef Ecer
|