Kadın bakana atış serbest
Tesadüf bu ya... Birkaç hafta önce Nimet Çubukçu'yla bir çocuk yurduna gittim. Beraber bir televizyon programına katılmıştık ve sonrasında Kadından ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı, iftar için Ankara'daki Gazi Çocuk Yurdu'na gitmeyi teklif etti. Yolda bol bol çocuk esirgeme kurumu ve yurtların sorunlarını konuştuk. Yaratıcı fikirleri ve bazı konularda radikal çözüm arayışları vardı. Arabada giderken, milletvekilliği döneminden de tanıdığım Çubukçu'nun yeni oturduğu bakanlığın konularını kısa zamanda özümsemiş olduğunu not ettim kafama. Uzun uzun Batı'daki uygulamalardan, son dönem akademik çalışmalardan söz etti. Avukat kökenli Çubukçu, siyasete atıldığından bu yana Ankara'da ailesinden uzak ve yalnız. Bu yüzden geceleri geç saatlere kadar okuyup yazıyor. Gazi Yurdu'na vardıktan birkaç saat sonra, başım şişmiş ama içim huzur dolu biçimde ayrıldım. "Buradaki çocuklar nispeten şanslı" diyordu Çubukçu. Sanırım o, bütün gece kaldı yurtta. Kapıdan çıkarken hatırladığım son tablo, 11-12 yaşlarında birkaç kız çocuğunun "Nimet Abla bu tarafa!" diye eteğinden çekiştirdikleri bakana odalarını gösterme çabalarıydı Bu satırları Nimet Çubukçu'nun ne kadar "merhametli" bir kadın olduğunu anlatmak için değil; tanıyabildiğim kadarıyla, konusuna sahip çıkan ve kapasiteli bir siyasetçi olduğunu aktarmak için yazıyorum. Ne yazık ki kabinenin donanımlı isimlerinden biri olmasına karşın, kadın olduğu için Malatya olayları sonrasında "kolay hedef" haline geldi. Etraftan yükselen çığlıklar, giyotine kelle isteyen çılgın kalabalığı andırıyor. "Kadın olduğu için" lafını öylesine kullanmıyorum. Malatya olaylarının başından beri "Bakan istifa" naraları yükseliyor etraftan. Haberlerde bakanın "sinirli", "moralsiz" olduğu ballandıra ballandıra anlatılıyor. Çünkü bunlar kadınlara yakıştırılan zaaflar. Oysa kimse kuş gribi nedeniyle Tarım, AB'yle müzakere sürecindeki tıkanıklık nedeniyle Dışişleri, her geçen gün artan PKK saldırıları nedeniyle İçişleri Bakanı'nın istifasını istemiyor. "Kontrol edilemeyecek" durumlardan o bakanların sorumlu tutulması abes. Benzer biçimde tamamen "iflas etmiş" bir çocuk esirgeme sistemi ve histeri noktasındaki toplumsal şiddetten de Nimet Çubukçu'yu sorumlu tutamayız. Nimet Çubukçu 4 ay önce oturduğu bakanlıkta nasıl engelleyebilirdi Malatya olayını? Şu ana kadar Türkiye'de yurtlarda, yuvalarda ve ailelerde kaç binlerce Malatya yaşanıyor? Kuşkusuz bakan, Malatya olayı patlak verdikten sonra Londra'dan dönmeyerek siyasi bir hata yaptı. Ama bunun değil; erkek egemen bir atmosferde, mercek altındaki kadın olmanın faturasını ödüyor. Bir meslektaşıma, telefonda medyanın Çubukçu'ya haksız yere yüklendiğini söylediğimde, "Hemcins dayanışması" dedi. Aslında ben bunu yapacak en son insanım. Ancak etrafta sayısız "niteliksiz" siyasetçi, sadece geldiği bölge, temsil ettiği akım, tarikat ya da "dengeler" namına dolanırken, Kadından Sorumlu Bakan'ın kimse için uygulanmayan kriterlerle linç edilmesine isyan etmemek elde değil! Geçmişte Çubukçu'nun kendini kanıtlayıp bir an önce daha "icracı" bir bakanlığa gelmesinin hükümet açısından önemli bir güç takviyesi olacağını düşünüyordum. Şimdi tam tersine bakıyorum meseleye. Bu bakanlıkta kanayan bir yara var ve Nimet Çubukçu, belki de AK Parti içinde bu zor konuyla baş edebilecek birkaç isimden biri.
|