 |  |
  |
|
Çocukları yazmayın beni yazın!
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Londra'da gazetecilerle konuşurken, Malatya Çocuk Yurdu'nda meydana gelen olayların basın tarafından bu kadar fazla ele alınmasını eleştirmiş ve kendisinin yaptığı gezinin ikinci plana düşmesinden duyduğu rahatsızlığı dile getirmiş. Doğrusu şaşırdım. Çünkü Tayyip Bey, çocuklara çok düşkündür. Onlara yollarda çikolata, şeker, gofret dağıtması bir halkla ilişkiler oyunu değil, içinden gelerek yaptığı bir eylemdir. Eşi de yurtdışı gezilerde bile çocuk yuvalarına gider, onlarla ilgilenir. Bazen gözleri dolar.. Böylesi birinin, Malatya'da ortaya dökülen ama yurdun dört bir yanında farklı olmadığından emin olduğumuz bir rezalete basının gösterdiği tepkiye tepki göstermesi akıl alır gibi değil. Bu, işin duygusal tarafı. Diğer yandan bir de mantık tarafı var. Malatya'daki rezillik, bir anda gündemi değiştirdi. Eğer Malatya olayı olmasaydı, Türk basını bugünlerde hâlâ İstanbul'a yapılacak kulelerle, buradaki arazinin ihalesiz verilmesindeki rezaletle, Galataport'la ve daha bilumum, iktidar açısından "netameli" konuyla ilgileniyor olacaktı. Başbakan'ın çıkışına bu nedenlerle bir anlam veremiyorum ve bir kez olsun kendini çok kızdığı basının yerine koymasını istiyorum. Acaba Malatya'daki olayı televizyonda izleseydi bizimkinden ve milyonlarca vatandaşınkinden farklı bir tepki mi verirdi! Başbakan'ın yaptığı "iyi işleri" haber yapmayan basına kızdığının farkındayım. Ama şunu unutmasın ki, hiçbir Başbakan onun kadar "olumlu haber" olmadı. Üstelik bizim meslekte "No news is good news." Yani "Haber yoksa iyidir veya iyiyse haber değildir!"
|