Sezer: "29 Ekim bir mucizenin yıldönümüdür"
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, ''Cumhuriyet, toplumu ümmetten ulus, bireyi kuldan yurttaş konumuna yükselten bir aydınlanma devrimi'dir. 29 Ekim, bir doğuşun, bir devrimin, kısacası bir mucizenin yıldönümüdür'' dedi. Cumhurbaşkanı Sezer, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla mesaj yayınladı.
Sezer, mesajında, ''En büyük bayramımızda, başımızı her dönemde dik tutabilmek için Cumhuriyetimizin taşıdığı önemi daha iyi anlıyor, başarılarıyla ve kazanımlarıyla gurur duyuyoruz'' dedi.
''Önsezileri güçlü bir önder olan Yüce Atatürk,
Türk Ulusu'nun tabiat ve adetlerine en uygun yönetim biçimi olduğu için Cumhuriyeti seçmiştir'' diyen Sezer, Türkiye'nin, Cumhuriyet'in ilanıyla ulusun kötüye giden yazgısını tersine çevirdiğini, Atatürk'ün aydınlattığı yolda, onun gösterdiği hedef doğrultusunda ilerlemesini sürdürdüğünü, laik ve demokratik yapısıyla örnek alınan bir model, istikrar ve güç öğesi durumuna geldiğini ifade etti. Sezer, şöyle devam etti:
''Bizlere parlak bir gelecek, tam bağımsız, çağdaş bir devlet armağan edenlere sonsuz minnet duyuyoruz. Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk'ü, silah arkadaşlarını, kahraman şehitlerimizi ve gazilerimizi gönül borcu ve saygıyla anıyoruz. Değerli yurttaşlarım, Cumhuriyet, toplumu ümmetten ulus, bireyi kuldan yurttaş konumuna yükselten bir Aydınlanma Devrimi'dir. 29 Ekim, bir doğuşun, bir devrimin, kısacası bir mucizenin yıldönümüdür.
Dünya tarihinde seçkin yeri bulunan Türk Devrimi, 20. yüzyılın en büyük çağdaşlaşma hareketlerinden biridir; Türkiye'nin çağdaş ülkeler ve değerler sistemine girebilmesini, orada kalabilmesini sağlamıştır. Yüce Önder, (Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz devrimin amacı, Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağdaş ve bütün anlam ve biçimi ile uygar bir toplum haline ulaştırmaktır. Devrimimizin temel ilkesi budur) sözüyle, Türk Devrimi'nin çerçevesini ortaya koymuştur.
Ulusumuzu demokrasi, hukuk devleti, temel hak ve özgürlükler gibi evrensel değerlerle buluşturan Cumhuriyet yönetimi, köklü değişim sürecinin temeline laiklik ilkesini yerleştirmiştir. Laiklik, Türkiye Cumhuriyeti'nin yeniliklere açık, aklı ve bilimi ön plana çıkaran en temel niteliğidir.''
Türkiye Cumhuriyeti'nin vazgeçilmez önemdeki niteliklerinden birisinin de ''ulus devlet'' özelliği olduğunu belirten Sezer, Türkiye Cumhuriyeti'nin ulusal sınırlar içinde, aynı geçmişi ve geleceği paylaşan yurttaşların oluşturduğu bir ulus devlet olarak kurulduğunu vurguladı.
Cumhuriyet'in, etnik kökeni ne olursa olsun tüm yurttaşlarını ''Türk Ulusu'' çatı kimliğinde birleştirdiğini ifade eden Sezer, şunları kaydetti:
''Her karış toprağıyla bölünmez bütün olan ülkemiz Edirne'den Kars'a, İzmir'den Hakkari'ye, Sinop'tan Hatay'a, Türk Devleti'ne yurttaşlık bağı ile bağlı olan herkesin ortak yurdudur. Tekil devlet yapımız, ulusal birliğimizin, huzurun ve toplumsal barışın en önemli güvencesidir. Tekil devlet yapımızın, ülke tümlüğünün, ulusal birliğimizin sonsuza kadar korunacağından kimse kuşku duymamalıdır.''
''GÜNCEL KONULAR...''
Sezer, Cumhuriyet rejimini de yakından ilgilendiren kimi güncel konulara ilişkin düşüncelerini de paylaşmak istediğini belirtti.
Anayasa'da, Cumhurbaşkanı'nın Anayasa ve yasalarda tek başına yapabileceği belirtilen işlemleri dışındaki tüm kararlarının Başbakan ve ilgili bakanca imzalanacağı, bu kararlardan Başbakan ve ilgili bakanın sorumlu olacağının belirtildiğini anımsatan Sezer, ''Burada sözü edilen siyasal sorumluluktur'' dedi.
Sezer, şunları ifade etti:''Devlet yönetiminde söz sahibi olan organların ve kişilerin sorumluluğu, yalnızca siyasal sorumluluktan oluşmaz; bunun çok ötesinde, önemi içeriğinden kaynaklanan sorumlulukları vardır. Bu sorumlulukların en başta geleni, temelleri Atatürk ilke ve devrimleriyle, anayasal kurallarla belirginleştirilmiş Türkiye Cumhuriyeti'ni koruyarak sürdürmektir. Bu anayasal sorumluluğun kapsamı yalnızca devleti yönetenlerle sınırlı da değildir. Her yurttaş, Cumhuriyet rejimini benimsemek, bu rejime bağlı kalmak ve onu korumak görevini, ödevini ve sorumluluğunu taşımaktadır.
Toplumların rejimini koruma güdüsü, kurallarına yansımıştır. Anayasamızda, Cumhuriyet'in nitelikleri sayılmış, bu niteliklerin değiştirilemeyeceği ve değiştirilmesinin önerilemeyeceği belirtilmiş, Türk Ulusu'nun bağımsızlığını ve birliğini, ülkenin bölünmez bütünlüğünü, Cumhuriyet'i ve demokrasiyi korumak, devletin temel amaç ve görevleri arasında sayılmış, hak ve özgürlüklerin hiçbirinin, laik Cumhuriyet'i ortadan kaldırmayı amaçlayan etkinlikler biçiminde kullanılamayacağı açıkça vurgulanmıştır.
Anayasa koyucu, bu kuralları getirdikten sonra, milletvekilleri ile Cumhurbaşkanı'nın, laik ve demokratik Cumhuriyet ile Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı kalacaklarına yemin ederek göreve başlamalarını ve Atatürkçü düşünce temelinde doğan Cumhuriyet'in korunup, sonsuza kadar yaşatılması sorumluluğunu üstlenmelerini sağlamıştır. Bu kurallar, devleti yönetenleri, her şeyden önce laik Cumhuriyet yönünde yanlı olmak zorunda bırakmaktadır.''
(AA)
|